Peki biz, bu hilebazların oyununa nasıl geliyoruz?
Sahte lezzetleri afiyetle nasıl mideye indiriyoruz?
Eh, zaten her şey sahte değil mi?
Neden gıda ürünleri de öyle olmasın?
Sonuçta, zeytinyağının içine biraz başka yağ karıştırmak kimin canını yakar ki?
Sızma zeytinyağı yerine riviera mı aldınız?
Üzülmeyin, sonuçta ikisi de yeşilimsi ve şişede şık duruyor.
Hem fiyatı da ucuz, ne güzel!
Kalite mi?
Boş verin gitsin, tadı zeytinyağını andırıyorsa sorun yoktur.
Peki ya kahvaltınızda tükettiğiniz o "bal" şişesi?
O da mı şeker şurubuyla yapılmış?
Olsun, tatlı mı tatlı!
Arıların bile ziyaret etmediği bir balla kahvaltınızı taçlandırmak varken, neden orijinalini bulmaya uğraşıyorsunuz.
Yemeklerinizi lezzetlendiren "biber salçası" mı?
Evet, belki içindeki biber oranı biraz tartışmalı olabilir ama sonuçta kırmızı, o yeter!
Renk önemli, değil mi?
Bu yüzden market raflarında bir sürü "özel üretim" adı altında satılan ürünler var.
İçindekileri okurken Sherlock Holmes’e dönüşmeniz gerektiğini kim tahmin edebiliyor?
Tabii ki, özellikle de size kimyasal karışımlar yedirmek için çaba harcayan bir sektörde.
Alerjik reaksiyon mu?
Küçük bir detay!
Zaten bir tutam şurup, bir kaşık katkı maddesiyle sağlıklı bir yaşam sürmeye ne dersiniz?
Hadi biraz heyecan katalım: Gıda boyaları, sentetik aromalar ve yapay tatlandırıcılarla dolu bir dünyada, midenizi her öğünde biraz daha güçlendirin.
Düşünün, belki de birkaç yıl sonra bu katkı maddelerine bağışıklık........