Bazı resimler, bazı görüntüler, bazı anlar, bazı olaylar vardır ki, ne yakanızdan düşer, ne belleğinizden silinir, ne de gözünüzün önünden kaybolur. Yakarak, vurarak, bombalayarak kıyılan nice aydın, sanatçı, bilim insanı yukarıdaki tanımın sınırları içindedir…
Asım Bezirci’den Metin Altıok’a, Behçet Aysan’dan Muhlis Akarsu’ya, Nesimi Çimen’den Hasret Gültekin’e acımasızca kıyılan bu aydınlar, hasret kaldığımız ve unutulmayan bu yazarlar 31 yıl önce Sivas’ta, Madımak Oteli’nde yakıldılar…
O nedenledir ki Sivas katliamı aradan geçen yıllara rağmen hala dumanı tüten, hala boğazımızı düğüm düğüm eden unutulmaz bir kıyımın adıdır. O gün orada katledilen 33 candan 4’ü 18 yaşından küçük, 7’si 18 yaşında, 13’ü yirmili yaşlarındaydı. Kuşkusuz ki aydın olmanın bedeli her ülkede ağırdır. Hele söz konusu az gelişmiş ülkeler ise, bu bedel çok daha ağır ve acımasızdır.
Şimdi Batı’dan bir örnekle fotoğrafın ön ve arka yüzünü değerlendirmeye çalışıp, sonra da o tarihte Türkiye’yi yönetenlerin sözlerini anımsayalım!
Yer Fransa! Jean Paul Sartre, görüşlerini benimsemediği halde, sırf baskıları kınamak için, Mao’cu gençlerle birlikte Fransa sokaklarında........