menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kahramanın yolculuğu

13 0
23.11.2025

Uruk'un yarı tanrı kralı Gılgamış, halkına eziyet eden, kibirli bir hükümdardır. Tanrılar, Gılgamış'ın zorbalığına bir son vermek için doğanın bağrından, ona dost olacak vahşi ve saf bir yaratık olan Enkidu'yu çıkarırlar. Enkidu, tapınak fahişesi Şamhat aracılığıyla medeniyetle tanışır ve insanlaşır. Gılgamış’la giriştiği güç savaşının ardından aralarında derin bir dostluk doğar. İkisi birlikte, Sedir Ormanı'nın korkunç bekçisi Humbaba ve tanrıça İştar'ın gönderdiği Gök Boğası gibi canavarları alt ederler. Ancak bu kahramanlıklarının bedeli ağır olur; tanrıların gazabına uğrayan Enkidu acılı bir hastalıktan sonra hayata gözlerini yumarken, Gılgamış'ı derin bir umutsuzluğa ve ölüm korkusunun pençesine sürükler. Dostunun ölümüyle sarsılan Gılgamış, ölümsüzlüğün sırrını bularak Enkidu’yu diriltebilmek için dünyanın sonuna uzanan tehlike dolu bir yolculuğa çıkar. Sonunda, tufandan sağ kurtulan ve ölümsüzlük kazanmış tek insan olan Utnapiştim’i bulur. Ondan insanlığın kadim tufan öyküsünü dinler ve ölümsüzlük otunu elde eder; ancak bu otu bir yılan çalar ve yer. Bu başarısızlık, Gılgamış'ın aydınlanma anıdır; gerçek ölümsüzlüğün fiziksel bir yaşamda değil, bir insanın geride bıraktığı kalıcı eserlerde, kurduğu görkemli şehirlerde ve halkına adanmış bilge bir yönetimde yattığını anlar. Uruk'a dönen Gılgamış, artık kibirli bir hükümdar değil, ölümsüzlüğün anlamını kavramış bilge bir kral olarak tahtına oturur.

Yunus Peygamber, Tanrı tarafından, günahkârlıkla ün salmış Ninova halkını uyarmakla görevlendirilir. Ancak bu kutsal görevi başaramayacağından korkar ve Tarşiş'e(1) giden bir gemiye binerek kaçmaya çalışır. Açık denizdeyken gemi şiddetli bir fırtınaya yakalanır; gemidekiler kestikleri çeşitli kurbanlara rağmen fırtına hiç hız kesmeyince, suçun kimde olduğunu anlamak için kura çeker ve kurada Yunus çıkınca onu suya atarlar. Denize düşer düşmez büyük bir balina tarafından yutulur ve onun karnında üç gün üç gece kalır. Bu süre boyunca, yaptığı hatadan pişmanlık duyarak tanrısına içtenlikle yakarır; duaları kabul edilince balina onu sağ salim sahile kusar. Görevi kabul etmiş olan Yunus, Ninova'ya giderek halkı uyarır ve onlar da söylediklerini ciddiye alarak topluca tövbe ederler. Böylece şehir, üzerindeki gazaptan kurtulur.

“The Matrix” filmi, sıradan bir yazılımcı olan Neo'nun, yaşadığı dünyanın aslında zeki siber makineler tarafından yaratılmış bir simülasyon olduğunu keşfetmesiyle başlar. Morpheus ve Trinity önderliğindeki direnişçiler Neo'yu bu gerçekliğe ve "Seçilmiş Kişi" olduğuna ikna ederek, yürüttükleri savaşa katmak isterler. Neo önce, bu inanması güç gerçeği ve kendine biçilen yazgıyı kuşkuyla karşılayıp direnç gösterse de, "kırmızı hapı" seçerek gerçek dünyaya uyanır ve insanlığı köle eden Matrix'e karşı savaşmak üzere eğitilir. Direnişçilerle birlikte Matrix'in kurallarını aşmayı öğrendikçe kendi kaderini de kabullenir ve simülasyonun sınırlarını aşarak insanlığın kurtuluş umudu olur.

Yüzüklerin Efendisi destanı, Karanlık Hükümdar Sauron'un Orta Dünya'yı ele geçirmek için yarattığı korkunç güce sahip “Tek Yüzük”ün Shire'lı genç hobbit Frodo Baggins'in eline geçmesiyle başlar. Yüzüğün kötülük yayma gücünü öğrenen ve bu ağır sorumluluk karşısında derin bir korku ve tereddüt yaşayan Frodo, büyücü Gandalf'ın rehberliğinde, onu yok etmek üzere, yüzüğün yaratıldığı yer olan Mordor'daki Hüküm Dağı'na tehlikeli ve umutsuz bir yolculuğa çıkmaya razı olur. Bu kader yolculuğunda ona, insan soyundan Aragorn ve Boromir, elf Legolas, cüce Gimli ve hobbit dostları Sam, Merry ve Pippin'den oluşan dokuz kişilik "Yüzük Kardeşliği" eşlik eder. Topluluk, Mordor'a uzanan zorlu yolculuk boyunca sayısız dış tehlikeyle yüzleşir. Her bir üyenin dostluk ve sadakati, yüzüğün bozucu gücü tarafından acımasızca sınanır. Sonunda kardeşlik parçalanır ve Frodo, sadık dostu Sam’le birlikte yolculuğuna tek başına devam etmeye karar verir. Sayısız zorluğun, ihanetin ve yorgunluğun ardından, Frodo ve Sam Hüküm Dağı'na ulaşırlar. Burada, yüzüğün gücüne sonunda yenik düşen Frodo bu lanetli nesneyi yok etmekten vazgeçer, ancak Gollum'un müdahalesiyle yüzük ateşe düşerek yok olur ve Sauron'un gücü sonsuza dek kırılır. Orta Dünya'yı kurtaran bu büyük zaferin ardından, görevini tamamlayan yorgun Frodo, Shire'a geri döner.

Hollywood ve Mit

Yukarıdaki öykülerin ilki, bilinen en eski yazılı destan olan Gılgamış; diğeri Musevilik, Hristiyanlık ve İslam’ın ortak bir miti, diğerleri de yakın zamanda çekilmiş iki popüler filmden, çoğunuz izlemiştir düşüncesiyle onları seçtim. Bu örneklerin ortak noktaları dikkatinizi çekmiş olmalı. Çoğunlukla sıradan bir kişi, genellikle genç bir erkek, zorlu ve kimi zaman ölümcül bir görevi üstlenmek zorunda kalır; başlangıçta gönülsüz olsa da sonunda görevi kabullenir. Nice zorluğu aşar, birçok ölümcül durumla yüzleşir. Sonunda görev başarılır ve kahramanımız geri döner. Ancak tehlikeli yolculuğa başlayan kişiyle dönen kişi aynı değildir; bu zorlu görev kahramanımızı -iyi anlamda- değiştirmiş ve bambaşka bir insana dönüştürmüştür.

[Campbell’in Kahramanın Yolculuğu kalıbı, günümüzde hala pek çok filme ve romana esin vermeye devam ediyor. George Lucas, Yıldız Savaşları’nı bu kalıba göre yazdığını açıklamıştı, aynı örüntü Aslan Kral’dan Harry Potter’a kadar bir çok filmde tekrarlanır. Hatta Disney Stüdyoları’nda çalışan bir senarist, Christopher Vogler, 1992’de “Yazarın Yolculuğu: Yazarlar İçin Mitik Yapı” adlı ve Campbell’in 17 aşamalık kalıbını 12 adım olarak sadeleştiren bir kitap bile yazmıştır, yönetmenler için bir rehber olarak. Roman olarak, Frank Herbert’in “Dune” adlı eseri iyi bir örnek.]

Joseph Campbell (1904-1987), özellikle karşılaştırmalı mitoloji ve din alanındaki çalışmalarıyla tanınan Amerikalı bir profesör ve yazar. Daha çok 4 ciltlik “Tanrının........

© Gazete Pencere