menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ferzan Özpetek “Biz bir hiçiz ama her şeyiz” derken, insanın içindeki umudu parlatıyor

7 0
12.10.2025

Ferzan Özpetek filmlerini hep bekliyorum; çünkü her filmi bir şekilde hayatla bağımı güçlendiriyor. Acısıyla, tatlısıyla, renkleriyle insanın her halini anlatıyor. Filmlerinde mutlaka kendime ait bir şey buluyorum. Mesela bir masa etrafında toplanan insanlar... En sevdiğim şey. Ama o masadaki sandalyelerin zamanla eksilişini görmek de bir o kadar hüzünlü. O masaya eşlik eden yiyecekler, içecekler, müzikler ve anlatılan hikâyeler ise hayatın kendisi gibi; anlamlı, sade ve derin.

İşte bu yüzden Özpetek’in son filmi Elmaslar’ı yine büyük bir heyecanla bekledim. Nihayet Türkiye’de vizyona girdi. Basın gösteriminde izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım; bazı sahnelerde ve diyaloglarda ise zaman sanki durdu, ben orada kaldım.

Film, 1970’lerin Roma’sında prestijli bir terzi atölyesinde çalışan kadınların hayatlarını ve aralarındaki güçlü bağı anlatıyor. Kadınların birbirini dinleyen, bakışlarla anlaşan, el ele verip zorlukların üstesinden gelen halleri; kardeşlik, dostluk ve dayanışma duygusunu öylesine içten aktarıyor ki, kendinizi hikâyenin bir parçası gibi hissediyorsunuz. Ferzan Özpetek, Elmaslar’da kadınların dayanışmasından, hayatın geçiciliğinden ve insanın yeniden parlayabilme gücünden söz ediyor.

Bir kadın olarak filmde kendime yer buldum; kadınların hem hayatın doğal akışında hem de oynamak zorunda kaldıkları roller içinde sıkışmışlıklarını hissettim. “Hangisi benim, ne istiyorum, nasıl bir hayatın içinde yer almak istiyorum?” diye düşünürken yönetmenin cümlesi yankılandı: “Biz bir hiçiz ama her şeyiz. Karıncalar gibiyiz; önemsiz görünürüz ama bir araya gelince…” İşte tam da burada filmin asıl gücü başlıyor. İçinizde bir umut ışığı yanıyor; filmin sonunda ağlayıp boşalıyor, yenilenmiş hissediyorsunuz. Elmaslar, herkesin kendinden bir parça bulacağı, “yalnız değilim” duygusunu çoğaltan bir film. Ferzan Özpetek ile Elmaslar vesilesiyle buluştuk; filmi, duygularımı ve bu hikâyenin kalbini konuştuk. Söyleşimizin tamamını pazartesi günü https://www.youtube.com/@mutluhesapci izleyebilirsiniz.

Elmaslar” filminiz Türkiye’de nihayet vizyona girdi. Çok bekledik, iyi ki geldiniz. Filminiz, dünyanın değişik ülkelerinde, hatta İtalya’da öyle bir rekora doğru gidiyor. “Ne zaman Türkiye’de olacak?” diyerek heyecanla bekledim. Beklediğime değdi, çok etkilendim. Buradaki heyecanınızı öğrenmek isterim. Bütün filmlerinizi seviyorum, hep bir araya geliyoruz ama... benim için galiba Cahil Periler ‘i geçip böyle bir başyapıt gibi bir şey olarak hissediyorum.

Çok sağ olun, çok teşekkürler. İtalya’da “başyapıt” diyenler oluyor ama yani onlara çok takılmamak lazım. Önemli olan seyirci üzerindeki etki. O çok hoşuma gidiyor benim. Hayatta en önem verdiğim şey festival veya ödül değil, esas şey seyirciyle ilişki. Yine ödüller aldı film değişik mecralardan ama festivallere katılmadı çünkü 18 Aralık’ta vizyona girdi. Hatta Disney filmlerine karşı çıktı. Ve ona rağmen çok çok iyi gitti.

“İtalya’nın en sevilen iki üç yönetmeninden biri olarak beni tanımlıyorlar, bu çok gurur verici”

İtalya’da 3 milyona yaklaşan büyük bir kitle... Seyirci neden bu kadar sevdi, diye sorsam?

Ben de bilmiyorum. Ama İtalya’nın en sevilen 2-3 yönetmeninden biri olarak beni tanımlıyorlar, bu çok gurur verici. Arkadaşım Mina, diyor ki “Sen İtalya’nın en sevilen yönetmenisin.” Bir yerde yanlış da söylemiyor. Çünkü sanki başka birisinden bahsediyormuşum gibi bahsediyorum şimdi. Öyle bir sevgileri var ki… Hani derler ya, “Kör, başka bir şey görmez, sadece onu görür.” O şekilde.

“İtalyan sinemasında on altı yıl boyunca asistanlık yaptım”

Ne güzel. Üstelik bir sinemacının bu kadar çok........

© Gazete Pencere