menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Ankara Film Festivali benim için, sinemaya ve seyircisine olan bir borcun yerine getirilmesi gibi"

12 4
14.11.2025

Türkiye’nin en köklü sinema geleneklerinden biri olan Ankara Film Festivali, bu yıl 36. kez perdelerini açarak başkenti yeniden sinemanın büyüsüyle buluşturuyor. 13–21 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek festival, Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesi’nde düzenlenen açılış töreniyle başladı ve Onur Ödülleri sahiplerini buldu. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından hayata geçirilen festival, Ankara’da bir hafta boyunca sinemanın konuşulacağı, tartışılacağı ve tutkuyla izleneceği dopdolu bir program sunuyor.

Gazete Pencere’nin de destekçileri arasında yer aldığı bu köklü festivalin arkasındaki emeği, istikrarı ve sinema aşkını konuşmak üzere, yıllardır Ankara’da sinemanın nabzını tutan festival direktörü İrfan Demirkol ile konuştuk. Ben de bu yıl Ankara’daki festivalde kendi yerimi almak için şimdiden büyük bir heyecan duyuyorum. Sinemanın büyüsünde buluşmak üzere… Herkese iyi festivaller!

“İnsan geriye dönüp baktığında hem gurur duyuyor hem de hayret ediyor”

36. Ankara Film Festivali… Dile kolay, 36 yıl olmuş. Geriye dönüp baktığınızda bugün neler hissediyorsunuz?
36 yıl… Evet, gerçekten uzun bir süre. İnsan geriye dönüp baktığında hem gurur duyuyor hem de hayret ediyor; zaman ne kadar çabuk geçmiş. Ankara Film Festivali benim için sadece bir organizasyon değil, sinemaya ve sinema seyircisine olan bir borcun yerine getirilmesi gibi. Her yıl yeni filmler, yeni hikâyeler, yeni yönetmenler görmenin verdiği heyecan ise tarif edilemez. Bu yıl da, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi, hem seyirciyi hem de sinemacıları mutlu edecek bir program hazırladık; dünya sinemasının güncel nabzını Ankara’ya taşımanın keyfi büyük.

Festivalin kurucu isimlerine bakınca temelleri sağlam ve duruş olarak da ayrı bir öneme sahip diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Mahmut Tali Öngören ve Aziz Nesin gibi isimler, festivalin sadece bir gösterim organizasyonu olmaktan çıkıp kültürel bir duruş sergilemesini sağlamışlardır. Başlangıçtaki vizyon, sinema sanatına olan saygıyı ve özgünlük anlayışını merkeze koyuyordu. Biz de bugün o temeller üzerinde ama kendi çağdaş bakışımızla ilerliyoruz. Mahmut Tali Öngören'in festivalimizi “çölde lale” olarak tanımlaması da bu durumu çok doğru özetler. Ankara, kültür-sanatta hep merkezi şehirlerden........

© Gazete Pencere