menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Biz yeni bir devlet kuruyoruz. Kurucusu Tayyip Erdoğan’dır.!”

29 1
16.12.2025

Bugün yaşadıklarımızın kökleri 1970’lerdeki o uğursuz dönemdedir.

Necip Fazıl, İslamcıların ideoloğudur. Onun ‘Büyük Doğu’ ideolojisi demokrasiyi kökten reddeder, ümmet devleti öngörür. 1975'te, ‘Büyük Doğu’ mücadelesinin 40. yılında, Millî Türk Talebe Birliği’nin düzenlediği jübilede sunucu Recep Tayyip Erdoğan adında bir gençtir.

Kısakürek aynı yıl, kendi ‘Gençliğe Hitabesini’ seslendirir. O ‘hitabe’ İslamcı manifestoya dönüşür, bugünlere uzanan siyasi İslamcılığın bayrağı, Recep Tayyip Erdoğan da onun bayraktarı olur.

“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...

‘Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!’ şuurunda bir gençlik...

…Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik...

…Genç adam! Senden beklediğim şudur; tabutumu musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!

Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!

Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!..”

Kısakürek 1983’te ölür; 1984’te PKK terörü başlar. Türk ordusu PKK ile kanlı bir mücadele yürütürken, bunu ‘fırsat’ bilen cemaat ve tarikatlar siyasi tabanlarını genişletip, ekonomik güçlerini artırırlar. “Aynı menzile farklı yollardan” yürüyenler kol kola girip beraber yürümeye başlarlar.

İşte tam o dönemde, gaflet içindeki, basiretsiz ve sorumsuz, sivil ve asker yöneticilerin birlikte yarattığı krizin içine Derviş siyasi ‘katalizör’ olarak gönderilir, görevini başarır ve geldiği yere döner. Aklı evvel bir zat, “3 Kasım’da seçime gidelim” dediğinde, rahmetli Ecevit, “Bu siyasi intihar olur” der; tam da öyle olur…!

Sonuçta, ABD ve AB’nin açık ve güçlü desteğiyle........

© Gazete Pencere