Avrupa'nın emisyon çöplüğü olduk

Türkiye otomotiv pazarı, 2025 yılını 1 milyon 380 bin adetlik ‘tüm zamanların rekoruyla’ kapatmaya hazırlanıyor. Alım gücünün azaldığı, kredi erişiminin neredeyse imkansız olduğu, krediyle araç alım oranının ’un altına düştüğü bir ortamda gelen bu rekor, ilk bakışta bir başarı hikayesi gibi görünse de aslında Avrupa Birliği’ndeki (AB) emisyon kıskacının bir sonucu. Avrupa otomotiv sektörü bugün çevreci değil, kurnaz. Karbon salımı hedeflerini tutturamayan üreticiler, çözümü gerçekten çevreci olmakta değil, kirliliği ihraç etmekte buldu.

Hatırlatmak gerekirse, Avrupa’da satılan araçlarda ortalama bir emisyon sınırı var. 2025 yılı itibarıyla üreticilerin toplam karbon salımı kilometre başına 94 gramı geçemez hale geldi. Geçekleşen mevcut ortalama ise 99 gram. Kural çok net: Hedefin üzerindeki her 1 gram sapma için, satılan her bir araç başına 95 Euro ceza kesiliyor. Milyonlarca araç satan dev gruplar için bu, kârlılığın tamamen yok olması ve milyarlarca Euro'luk fatura demek.

STOK ERİTME NOKTASI

Avrupalı üreticiler bu yüzden kendi evlerinde satamadıkları veya sattıkları takdirde devasa cezalar ödeyecekleri içten yanmalı (benzinli/dizel) araçları, emisyon sınırlaması olmayan Türkiye gibi pazarlara yönlendiriyor. Türkiye’de emisyon sınırı yok, ceza yok, baskı yok. O yüzden Avrupa’da satılması riskli olan araçlar, Türkiye’de kampanyalı, stoktan, hemen teslim. 2025 boyunca gördüğümüz fiyat desteklerinin, agresif indirimlerin, “bu fırsat kaçmaz” kampanyalarının arkasında işte bu var. Bu stratejiyle Türkiye, Kasım ayı itibarıyla İspanya’yı geride bırakarak........

© Gazete Pencere