Sosyal Devleti kim öder? |
Neden böyle bir konu? Bu konudaki yazının amacı, uzun vadede giderek yoksullaşan toplumsal yapının var olan iktidarın sosyal harcamaları genişleterek toplumu köleleştirme hedefi yanında, anlık politika olarak gelecek yıldan itibaren uygulamaya koyulacağı dillendirilen “Temel Vatandaşlık Geliri” politikalarının arka planındaki gerici-köleleştirici hedefin önünü kesmektir. Bu yazıda genel giriş yapıp, gelecek yazıda da Temel Vatandaşlık Geliri meselesi üzerinde yoğunlaşabiliriz.
“Sosyal Haklar” İnsan Hakları bağlamında ikinci kuşak haklar arasında yer alır. İnsan hakları kavramının tarihsel kökeni tarihin gerilerinde olmakla beraber, günümüz anlayışı 17. Yüzyılda uygulanan “Doğal Hukuk” ve “Toplumsal Sözleşme” kavramlarına dayanır. Fransız Devrimi’nin İnsan Hakları açısından önemi büyüktür. Kapitalizme geçişle toprağa bağlı köleliği son vermiş olmakla beraber, bu kez de emeğin metalaştırılması süreciyle ücrete bağlı kölelik ortaya çıkmıştır. Emeğin metalaştırıldığı ‘emek piyasası’ nda emeğin ‘değişim değeri’ emeğin yeniden üretim maliyeti ile belirlenirken, emek katkısı ile yaratılan ‘kullanım değeri’ ile söz konusu ‘değişim değeri’ arasındaki fark ise, kâr ve sermaye birikimine potansiyel katkı olarak sermaye sahibine intikal eder konuma gelmiştir.
Kapitalizmin işleyiş sürecinde emeğin metalaştırılması sınıf çatışmalarını yoğunlaştırırken, hem sermayedarın piyasa gereksinimini karşılayabilmek, hem de dünyada gelişen sosyalist akımlarının önünü alabilmek için, tarihsel süreçte emeğin metalaştırılması önüne engeller koyulması politikası geliştirilmiştir. Emeğin metalaştırılmasının önü alınarak, hem sınıf çatışmalarının hafifletilmesi, hem de ulus-devlet içinde piyasaların genişletilerek hızla artan üretime piyasa olanaklarının yaratılması amaçlanmıştır. Gelişen sosyalizm karşısında sistemi koruma refleksi ile Aralık 1948 tarihinde yayınlanan Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’yle kapitalizmin emeğin mutlak köleleştirilmesine karşı önlem alındığı izlenimi veriliyor olmakla beraber, ne yazık ki aynı bildiride emeği köleleştiren üretim araçları üzerindeki mülkiyet hakkı da korunuyordu. Böylece, bir sosyal hastalık kapıdan kovulurcasına önlem alınır görüntüsü yaratılırken, aynı........