Barış imzacılarında son durum

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamudan ve özellikle akademiden tasfiyeler konusunu hiç olmazsa altı yedi ayda bir yazmaya, unutturmamaya karar vermiştim. Bunun nedeni toplumun belleğine güvenmemek değildi esas olarak; Türkiye gibi bir ülkede yaşamaktı. Yani her gün bir öncekini unutturacak derecede önemli olayın olduğu bir ülkede yaşamaktı. Gerçekten de ‘neden emekli olduğumu’ soranlara durumu anlattığımda “Türkiye’de böyle bir olayın olduğunu hiç duymamıştım” gibi sözler duyuyorum artık. Bir de yanlış bilgilendirme var: Bir süredir görüşmediğimiz, özellikle akademiden olmayan tanıdıklarımızın “sizlerin üniversiteye dönüşüne çok sevindim” demesi veya “üniversiteye ziyaretime gelmek istediğini” söylemesi de sıkça karşılaştığımız durumlar arasında.

İşte bu nedenlerle tekrar tekrar yazma gereği duyuyorum çünkü Cumhuriyet tarihinin en büyük ve vahşi akademik tasfiyesinin unutulmaması gerektiğini düşünüyorum.

11 Ocak 2016 yılında kamuoyunda ‘Barış Bildirisi’ olarak bilinen ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bildiri 1128 akademisyenin imzasıyla yayınlanmıştı. Takip eden hafta içerisinde destek olmak amacıyla gelen yeni imzalarla birlikte imzacı sayısı 2212’ye ulaşmıştı. Sonra imzacılardan, 398’i devlet, sekiz tanesi vakıf üniversitelerinden olmak üzere 406 kişi KHK ile üniversitelerden atıldı. KHK ile atılmayıp, sözleşmeleri yenilenmeyenler bu sayıya dahil değil. Bildiriyi imzalayanlar yargılanıp, sonunda beraat ederken, Prof. Dr. Füsun Üstel iki buçuk ay hapiste kaldı. Keyfi ev baskınları ve göz altılarını saymıyorum bile. Atılanlardan Dr. Fatih Tıraş yaşamına son verdi. Çoğunluk ekonomik açıdan ciddi kayıplara uğradı. Birçok kişi o güne dek........

© Gazete Manifesto