Bu yaz Avrupa kıtası, uluslararası spor organizasyonlarına vitrin oldu. Almanya’daki futbol şampiyonasından sonra 26 Temmuz tarihinde Fransa’da olimpiyat oyunları başlayacak. Son yıllarda protesto gösterileriyle anılan Paris, olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yaparak marka imajını tazelemeyi hedefliyor. Geçtiğimiz aylarda Fransız Hükümeti, organizasyonun esenliği için biyometrik gözetimi de içeren tartışmalı bir özel güvenlik yasası çıkardı.
Fransızca konuşulan bir ülkede yaz oyunları için bulunan “Made for Sharing” sloganıyla ABD’nin küresel kapitalizmin ağa babası olduğu bir kez daha bilinçlere kazınacak. Paylaşım adaletsizliğinden muzdarip bir dünyada paylaşıma vurgu yapan bu slogan, gerçekliği çarpıtmaktan öte bir anlam taşımıyor. Dört yılda bir aksatılmadan yapılan olimpiyatlar kapitalizmin gençlik aşısıdır. Sermaye sınıfı bu tür görkemli organizasyonlar sayesinde siyasal meşruluğunu pekiştiriyor. Batılı küresel şirketler, Arap sermayesiyle kol kola Almanya’dan sonra şimdi de Paris’te gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor.
Olimpiyatlarda madalya sıralamasında hangi ülkelerin üst sıralarda yer alacağını öngörmek hiç de zor değil. Sportif başarılar sonucunda elde edilecek madalya sayısı, temsil edilen ülkenin dünya sistemindeki konumu ve ağırlığı ile uyumlu olacak. Böylelikle hangi ülkelerin küresel siyasete yön verme hakkına sahip olduğu vurgulanacak. Kitleler, kapitalizme özgü hegemonik ve hiyerarşik düzenin meşruluğunu sorgulama ihtiyacı hissetmeyecek.
Öte yandan “az gelişmiş ya da gelişmekte olan” diye sınıflandırılan ülkeleri temsil eden sporcuların münferit başarıları başta dijital medya olmak üzere televizyonlarda, gazetelerde şovenist söylemlerle abartılacak. Böylelikle ezilen yoksul halklara üstünlük kompleksi enjekte edilecek.
İktidar sahipleri, insanlar kendi........