menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sinan Dervişoğlu’nun Sovyet Deneyi ve Yarının Sosyalizmi kitabı üzerine

12 0
22.10.2025

Sinan Dervişoğlu’nun Sovyet Deneyi ve Yarının Sosyalizmi (İstanbul: Canut Yayınları, 2025) adlı iki ciltlik kitabı SSCB’de 20. yüzyıldaki sosyalizm deneyinin eleştirel bir analizini sunuyor ve yaşayan sosyalizmin neden yıkıldığı sorusu üzerine önemli ipuçları veriyor. Yazar 1958 doğumlu ve 1980 öncesinde Türkiye İşçi Partisinin yayınlarında yazarlık yapmış. Dervişoğlu, 1980 sonrasında İktidar Yolu, Hedef, Fabrika, Yön, Komünist dergilerinde ve İleri Portal sitelerinde yazılarına devam etmiş. Bence Sovyet deneyimini anlamak için en uygun durumda olanlar solda Sovyetik gelenekten gelmekle birlikte geleneğe eleştirel bakabilen bilimsel sosyalistlerdir. Açıkçası ben Maocu veya Enver Hocacı veya Troçkist veya Yeni Sol gibi geleneklerden gelenlerin SSCB üzerine anlamlı bir analizlerini görmedim. Bunların “biz demiştik” türünden küflü tezleri kendi taraftarlarına bile yeterli gelmiyor. Kuşkusuz Sovyetik gelenekten bazı unsurların SBKP ve Gorbaçov hainine körü körüne bağlılığı da sonunda tövbekârlığa ve ihanete vardı. Bizim SSCB’ye düşmanca bakmayan ama eleştirel analizlere gereksinimimiz var. Dervişoğlu’nun analizi de katılmadığım bazı tezlere karşın genel olarak ufuk açıcı ve dengeli bir analiz.

Dervişoğlu kitabına SSCB ve Doğu Avrupa’daki sosyalist rejimler niye çöktü sorusuna sosyalistlerce verilen belli başlı yanıtları ve geliştirilen argümanları analiz ederek başlıyor. 20. Yüzyıl dünya komünist hareketi içindeki akımların hiçbirinin çöküşü açıklamakta başarılı olmadığını söylüyor. Ona göre Marksizm Leninizmin kabul edilmiş genel teorik önermeleriyle hareket ettiğimizde “teori elimizde kalmakta” ve “sosyalizmi yıkan bir avuç hain” edebiyatıyla “epik ve melodramatik” açıklamalara gidilmektedir ki bu da kimseyi tatmin etmemektedir. Çünkü sosyalizmden maddi olarak yararlanan milyonlarca emekçi sosyalizm yıkılırken kılını bile kıpırdatmamıştır veya kıpırdatamamıştır. “Yaşanan çöküşü bir travma olmaktan kurtarmanın tek yolu, olayı bir ‘trajedi’ olarak algılamaya son verip sosyalizmin dünya tarihinde yaşadığı bir dönemin, insanlığa ve sosyalizme çok şeyler katmış bir periyodun doğal bitişi (abç) olarak kavramaktır.”

İşte bu noktada yazara tam olarak katılamıyorum. Yazarın da belirttiği gibi, tarihte hiçbir toplumsal devrim sürekli ileri doğru düz (lineer) bir çizgide ilerlememiştir. Her devrimin ardından karşıdevrim ve restorasyon dalgaları gelmiştir. Buraya kadar doğrudur, tarihin gösterdiği olgusal gerçeklik budur. “Doğal bitiş” tezini Sovyet deneyinin sona ermesi kaçınılmazdı diye anlamak mümkündür ve bu doğru değildir. Çünkü karşıdevrim dalgasını atlatmak da mümkündü ve bunun örneği Küba ve Çin’dir. Küba ve Çin’de komünist parti ve sosyalist planlı ekonomi hala ayaktadır. Burada biz sosyalistlerin temel bir yanılgısına değinmem gerekiyor. Yazarın sözünü ettiği, sosyalizm adına kurulan iktidarların başlangıç iddialarından uzaklaşması, toplumsal katılım, siyasal özgürlükler, ekonomik refah alanlarında yetersiz kalması, kitleler nezdindeki meşruiyetini yitirmesi gibi etkenler o rejimlerin çöküşünü açıklamaya yararlı olabilir ancak bunlar yeterli neden değildir. Bu nedenlerin hepsi ve ayrıca ekonomik durgunluk, bürokratik yozlaşma, demokrasi eksikliğinin çok daha fazlası kapitalist rejimlerde çok daha ağır bir biçimde yaşanmaktadır ancak o kapitalist rejimler öyle kolayca yıkılmamaktadır. Ayrıca Çin ve Küba’daki sosyalist rejimler de 1980lerde ciddi sorunlar yaşamış ancak yıkılmamışlardır. Dolayısıyla SSCB ve Doğu Avrupa rejimleri de yıkılmak zorunda değillerdi. Sosyalizmin tek bir kurşun atmadan yıkılmasını açıklayan tek doğru tez parti önderliğinin ihanetidir. Ekim Devriminin meydana gelmesi kaçınılmaz olmadığı gibi devrimin kurduğu rejimin yıkılması da kaçınılmaz değildi. Burada öznel etkenleri gözden kaçırmak analizin gücünü azaltır. Dervişoğlu’nun da vurguladığı üzere, biz sosyalistlerin önemli bir hatası Bolşeviklerin Ekim........

© Gazete Manifesto