Sosyalistlerin Güç Birliği (SGB) ve TKP’nin yaklaşımı üzerine: Sosyalistlerin güç birliğinden pişman mıyız?

Sosyalist Güç Birliği (SGB), genel seçimlerden önce Devrim Hareketi, Sol Parti, TKH ve TKP’nin ittifakıyla kurulan ancak yalnızca siyasi parti ve örgütlerin değil, aynı zamanda aydınların da içinde yer aldığı (adıyla eşdeğer) sosyalist bir güç birliği idi.

Bunun dışında DEM Parti’nin başını çektiği (seçimlere Yeşil Sol Parti adıyla girdi) ve TİP, EMEP başta olmak üzere bir dizi sosyalist partinin içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı da (EÖİ) yine seçim öncesi solda kurulan bir diğer ittifaktı.

Malum, CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı, düzenin sağ partileriyle oluşturulmuş bir başka seçim birliğiydi. “Altılı Masa” diye tarihe geçen bu ittifak ise AKP-MHP muhalifi olmakla birlikte düzen karşıtı değil, tersinden düzenin restorasyoncu kanadını temsil ediyordu.

Sosyalist Güç Birliği’nin bugün varlığı ya da yokluğu tartışmalı bir konu. Seçimlerden hemen sonra faaliyetlerini donduran SGB’nin resmen sona erdiğini söylemek mümkün olmasa bile, SGB bileşenlerinin yaptığı kimi açıklamalara bakıldığında ne olacağını kestirmek de çok mümkün değil.

Sol Parti’ye ve TKH’ye yakın yayın organlarında sosyalist solda ittifakların ya da güç birliklerinin önemi konusunda yazılar, röportajlar vs. yayınlanıyor. Keza, örneğin, TKH’nin 3. Kongre kararlarından birisi bizzat sosyalist solda güç birliğinin önemi ve gerekliliği üzerine.

TKP tarafından ise seçimler hemen biter bitmez, daha ortak bir toplantı, değerlendirme ve istişare yapılmadan “SGB’nin bittiğine” dair bazı demeçler yer alsa da en azından bu satırların yazarının parçası olduğu siyasi çevrede bu yaklaşım fazla ciddiye alınmamış, erken yapılmış bir açıklama olarak değerlendirilmişti.

Ancak, geçen hafta TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın, Sol Haber Portalı’nda yayınlanan bir demecinde “Hiç TKP’nin hata yaptığını düşündünüz mü?” sorusuna verdiği yanıtla, SGB’de TKP’nin yer almayacağına dair görüş güçlenmiş oldu. Ancak bundan daha önemlisi ise SGB’ye yönelik dile getirilen sözler…

Bu yaklaşıma dair bazı değerlendirme başlıklarını paylaşmadan önce ne söylendiğini doğrudan aktaralım:

“Türkiye Komünist Partisi tabii ki hata yaptı, bazı şeyleri eksik yaptı. Hata yaptı ama somut olarak belki de en fazla üzerinde duracağımız şey yakın tarihimizde bu Sosyalist Güç Birliği’ni iyi yönetemedik. Belki de bu sonuçları görseydik, Sosyalist Güç Birliği projesine girmezdik. Ama bazı şeyleri yaşamak gerekir. Biz orada muhatabımız olan bazı partilerden dostluk görmedik. Çok net söylüyorum bunu. Ve bu anlamda bir hayal kırıklığı yaşadık. Bizim de hatalarımız olmuştur, ama Sosyalist Güç Birliği örneğin bir hata başlığı altında ele alınabilecek bir adımdır. Çok anlamlıydı, üstelik buna rağmen bunu şu anda rahatlıkla söyleyebilirim, içim rahat. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum bunu. Sosyalist Güç Birliği’nde biz bazı siyasi hareketler açısından hayal kırıklığına uğradık.”

Bu sözlerle neyin kastedildiğini değerlendirmeden önce SGB içinde yaşanan “tıkanmayı” kısaca özetlemek gerekiyor. Öncelikle SGB, cumhurbaşkanı adayı çıkartalım mı çıkartmayalım mı tartışması sonrasında, Kılıçdaroğlu’nu destekleyelim mi desteklemeyelim mi noktasında kilitlenmişti. SGB, ortak bir tutum olarak cumhurbaşkanı adayı çıkartmamış fakat Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması da yapmamıştı. Buna rağmen ittifakın bileşenleri farklı seçim tutumu geliştirmiş ama son kertede seçim pusulasında SGB ittifakı altında TKP-TKH-Sol Parti olarak yer almıştı.

Sol........

© Gazete Manifesto