Ali Ateş yazdı; Hangi sol: Mehmet Uçum ve Soner Yalçın solculuğu üzerine

Bu iki ismin başlıkta yan yana gelmesini kimse yadırgamamalıdır. Biri AKP’li diğeri ise herkes tarafından muhalif haber sitesi diye bilinen Odatv genel yayın yönetmeni. Hangi sol diye bir tartışma yürüten bu iki ismin başlıkta yan yana gelmesinin belli bir sebebi bulunmaktadır ve yazının ileriki bölümlerinde bu ortaklığa dair bir saptamayı ortaya koymaya çalışacağız.

Ancak öncelikle belirtilmelidir ki “Hangi ol” tartışmasının yeniden gündeme getirilmesi biraz kabak tadı veriyor. Ara ara olur ve dönem dönem yapılır. Solun asli unsurları “hangi sol” konusunu göz ucuyla okuyup geçerken nedense bu konuda ahkam kesen ve akıl verenler hiç eksik olmuyor. Nedeni basit: Herkes kendisinin biricik ve tek doğru solcu olduğunu düşünüyor. Ama bu tartışmanın neden açıldığı konusuna gelirsek eğer, ortada bir niyet ve hesap olduğunu sezmemek elde değil. Çünkü hep böyle olmuştur; solu tartışmaya açmak aslında solu biçimlendirmekten ya da solu bir kanala yönlendirme hedefinden başka bir şey değildir.

Bugün Türkiye sosyalist hareketinin, hesaplaşması gereken ideolojik alanlarının en önemlerinden birisi liberalizmdir. Liberalizm kendisini sol olarak tanıtarak, sosyalist ve devrimci hareketin pusulasını bozmaya ve temel paradigmalara yönelik saldırıyla solun ideolojik koordinatlarını değiştirmeye çalışmaktadır. Çok uzun bir zamandır liberalizmin temel misyonu budur. Komünizmle, devrim fikriyle, Marks ve Lenin ile, devrimci siyasetle hesaplaşmak liberalizmin asli görevidir ve akademiden medyaya, kültürden bilime kadar bütün alanlar bunun üzerine kurulmuş durumdadır. Liberalizmin merkezi ve kıblesi batı başkentleridir ve emperyalizm tıpkı askeri stratejiler gibi “ideolojik alanda” da belli bir stratejiye sahiptir.

Sınıf mücadelesi yerine kimlik siyasetini ikame ederek solu bozmaya, paralize etmeye ya da manipüle etmeye çalışıp durdular.

Devam ediyorlar.

60’larda solu MDD’ci ya da sosyalist devrimci,70’lerde ise hareketçi ve partili şekilde ayırırdık ya da Sovyetik-Maocu olarak…

80’lerde ise “yeni sol” diye ortaya çıktılar, devrimci değerleri savunanları hakir görmeye başladılar. “Yeni sol” sirayet ettiği her yeri paralize etti, likide etti ve solun likidasyonunun ideolojik kaynağı olarak işlev gördü.

Sonra 1990’larda liberal, sosyalist ve ulusal ön ekleriyle politik düzlemde temsil ettikleri yerler üzerinden belli bir sol tanımı çizildi. Bugün bu alanda ciddi bir değişim bulunuyor. Ulusal solu temsil edenler artık devlet soluna doğru evrildiler. Liberal sol kendine bugün daha geniş bir politik alan bulmuş durumda. Radikal demokrasiden liberal demokrasiye geçen Kürt siyaseti başat konumda ve onun gölgesinde hatırı sayılı sayıda sol yapı bulunuyor. Sosyalist sol........

© Gazete Manifesto