Percy, 2020 yapımı bir film. Yönetmenliğini Clark Johson’ın yaptığı ve yüksek performansı ile Christopher Walken’in başrolde yer aldığı endüstriyel tarım ve aile çiftçiliğinin karşı karşıya geldiği bir film.
Olay 1998 yılında Kanada’da Bayer’in Monsanto ile birleşmediği her birinin oligopol (üç-beş şirketten biri) olduğu zamanlarda geçiyor. Ve bu şirketlerden Bayer dünyanın en büyük tarım ilacı üreticisi iken Monsanto ise dünyanın en büyük GDO ve hibrit tohum üreticisidir. Bu tekellerin güçlerinin birleşimi ile monopol (tekel) oldular. Tüm dünyada yerel tohum desteklenmeyerek bitirilmiş, tohum takasları yasaklanarak tarım tümden monopollere devredilmiştir Böylelikle piyasanın tek hâkimi ve dünyayı açlıkla terbiye edebilecek bir güç haline dönüşmüşler. Gıda tüm canlılar için ulaşılabilir ve ücretsiz olmalıdır. Bu birleşme ile gıdaya egemen olan tekeller tüm canlıları tehdit eder bir noktaya ulaşmıştır. Geçimlik temelli küçük çiftçiliği, yerel tohumu ve kendilerinin olmayan her şeyi bitirmeye başlamışlardır.
Ne için, kim için hukuk sorularını ve cevaplarını ve küreselleşen bir mücadeleyi detaylıca açıklıyor.
Dünyanın birçok ülkesinde tohum takası dahil tohumun döngüsünün önüne geçen yasalar çıkarılarak bu tohum devlerine hizmet eden bir hukuk sistemi oluşturulmuştur. Hukukun şirketler için kullanışlı bir aparat olduğu ve sistemin hukuk kurallarına riayet etmemiz, etmememiz durumunda yaptırımlarla karşılaşacağımıza dair örnek bir film.
Filme dönersek; Percy’nin çiftçiliğe adanmış yaşamı ve onu korumak için verilen zorlu mücadelesi Biyografi-dram olarak sunulmaktadır. Percy Schmeiser aile çiftçiliği yaparak yaşamını idame ettiren ve kendini tohum koruyucusu olarak tanımlayan bir çiftçidir. Aynı zamanda GDO’lu ya da hibrit tohum karşıtı bir çiftçidir. 200 yıllık aile çiftliğinde nesiller boyu tohumlardan daha yüksek verim alma ile ilgili çalışmalar yürütmüşler ve kendisi de buna devam etmiştir. Bunu için çiftliğine bir atölye kurmuş ve hem denemelerini yapmış hem numunelerini burada saklamıştır.
Arazilerini parçalara ayırarak her yıl verimlerini takip etmiş ve verimi yüksek olan tohumları kullanarak bugüne gelmiş, kimyasal gübre ya da hibrit tohum kullanmamış bir çiftçidir. Tohumlarının sıcağa, yağmura ve kuraklığa verdiği tepkileri ve diğer ot türleri ile birlikte yaşamasını inceleyerek yüksek verimli olanları üretmiş ve bunu onlarca yıl devam etmiştir. Büyük, büyük büyükannesinin tohumları elbisesine diktiği bilgisi tüm dünyada kullanılan bir yöntemdir. Bilinen bir yöntemde tohumları çeyiz sandıklarında lazım olacağı bir gün için saklamaktı.
Ekolojistlerin ekolojik tarım konusunda en önemli uyarılarından biri de tohumun doğallığını korumasıdır. Siz kimyasal gübre ve GDO’lu tohum kullanmazsanız bile hava, rüzgâr, su ile komşulardan sizin araziye geçmelerine engel olamayacağınızdır. Ve tabi ürünlerinize zarar verse dahi büyük bir hukuk mücadelesi vermeniz gerekmektedir.
Monsanto’nun hem pestisit hem de herbisitlere dirençli olarak ürettiği GDO’lu tohumunu kullandığı, patent ihlali yapıldığını söyleyerek hatta sözde bağımsız kendine bağımlı laboratuvarlarca da ispatlayarak tazminat talep etmiştir. Oysa kendi bilgisi dışında; tohum rüzgarla birlikte komşusundan kendi tarlasına gelmiş ve ürün almıştır. Monsanto tekeli ise başlarda tüm ürünü vermek ve yüzyıldır biriktirdiği numaralandırıp isimlendirdiği araştırmalarda kullandığı analık tohumları da kendilerine teslim etmesi şartıyla mahkemeye başvurmayacakları konusunda uyarıda bulunur.
Bunu kabul etmeyen geçimlik temelde çiftçilik yapan Percy mahkemeler ve ülkenin en bilinen onlarca avukattan oluşun şirketin hukuk danışman grubu ile karşı karşıya kalır. Bulduğu avukatın vazgeçirme ısrarlarına rağmen direnmeye başlayan çiftçi her geçen gün daha yüksek avukatlık ve mahkeme bilirkişi ücretleri ile karşı karşıya kalır. Percy’nin imdadına sivil toplum örgütleri duyar ve desteklerler. Burada sivil toplumun gücü ve beraberinde değiştirme gücünü de görüyoruz.
Tıpkı ülkemizde şirketlere açılan davalarda her bilirkişi için harç yatırmak zorunda kalan ekoloji mücadelesi veren yerel halkın belini bükmesi, ceza üstüne cezaya maruz bırakılmaları, böylece dirençlerinin kırılmaya çalışılması ile aynıdır. Yıllarca süren mahkemeler oluşturulan kamuya sonucunda mahkemeyi percy kazanır ama yolculuk tüm aile çiftliğini kaybetme riskini taşıması ile sermayeyi koruyan bir hukuk sistemini gözler önüne seren bir gerçek hikâyeden alınmış bir film. Elbette tekelci hukuk sistemi o boşluğu da doldurarak bu kaybı kazanca çevirmiştir. Tıpkı bilgisayar programcısı büyük firmaların hackerlara sistemde bulunan açıklar için ödül vermeleri gibi bir durumdan farklı olmadığı bilinmelidir.
Burada acı olan noktalardan biri rüzgâr ve sizin bilginiz dışında gelen tohumlarla zarar görseniz bile şikayetçi olamayacağınız ve hak iddia edemeyeceğinizdir. Tıpkı HES ve barajlar yoluyla su hakkının devir edilmesi ile hayvanlarınız HES alanına giremeyeceği, girerse maddi olarak cezalandırılacağınız bilgisi ile aynı şey olduğu bilinmelidir.
Bizler Percy Schmeiser gibi sermaye karşıtı mücadele yürütenler yılmadan, şirketleri kollayan hukukla, davalar için gerekli parayı bulmayla ve demoralizasyonla mücadele etmek zorundayız.
Ekoloji aktivisti, yazar.
Percy, 2020 yapımı bir film. Yönetmenliğini Clark Johson’ın yaptığı ve yüksek performansı ile Christopher Walken’in başrolde yer aldığı endüstriyel tarım ve aile çiftçiliğinin karşı karşıya geldiği bir film.
Olay 1998 yılında Kanada’da Bayer’in Monsanto ile birleşmediği her birinin oligopol (üç-beş şirketten biri) olduğu zamanlarda geçiyor. Ve bu şirketlerden Bayer dünyanın en büyük tarım ilacı üreticisi iken Monsanto ise dünyanın en büyük GDO ve hibrit tohum üreticisidir. Bu tekellerin güçlerinin birleşimi ile monopol (tekel) oldular. Tüm dünyada yerel tohum desteklenmeyerek bitirilmiş, tohum takasları yasaklanarak tarım tümden monopollere devredilmiştir Böylelikle piyasanın tek hâkimi ve dünyayı açlıkla terbiye edebilecek bir güç haline dönüşmüşler. Gıda tüm canlılar için ulaşılabilir ve ücretsiz olmalıdır. Bu birleşme ile gıdaya egemen olan tekeller tüm canlıları tehdit eder bir noktaya ulaşmıştır. Geçimlik temelli küçük çiftçiliği, yerel tohumu ve kendilerinin olmayan her şeyi bitirmeye başlamışlardır.
Ne için, kim için hukuk sorularını ve cevaplarını ve küreselleşen bir mücadeleyi detaylıca açıklıyor.
Dünyanın birçok ülkesinde tohum takası dahil tohumun döngüsünün önüne geçen yasalar çıkarılarak bu tohum devlerine hizmet eden bir hukuk sistemi oluşturulmuştur. Hukukun şirketler için kullanışlı bir aparat olduğu ve sistemin hukuk kurallarına riayet etmemiz, etmememiz durumunda yaptırımlarla karşılaşacağımıza dair örnek bir film.
Filme dönersek; Percy’nin çiftçiliğe adanmış yaşamı ve onu korumak için verilen zorlu mücadelesi Biyografi-dram olarak sunulmaktadır. Percy Schmeiser aile çiftçiliği yaparak yaşamını idame ettiren ve kendini tohum koruyucusu olarak tanımlayan bir çiftçidir. Aynı zamanda........
© Gazete Karınca
visit website