Sistemin tıkanmışlığı her geçen gün daha görünür, yaşanır ve hissedilir hale geliyor. Sistemin Batı Bloğu çıkmazı aşmak için dünyanın her yerine el atıyor. El attıkları her yeri on yıllarca sürecek kronik savaş alanı haline geliyor. Batı bloğu teknolojik, askeri ve ekonomik olarak rakibine göre daha güçlü. Bu olanakların avantajını kullanarak zorlansa da süreci uzun süre götürebilir. Doğu bloğunun durumu ise zor. Cephenin askeri olarak en güçlü ülkesi Rusya, Ukrayna ile giriştiği savaşa pişman oldu. Ya da daha doğru tabirle giriştiğine pişman ettiler.
Rusya ciddi askeri kayıplar alarak Ukrayna’da gerileme sürecine girdi. Son bir aydır taarruz pozisyonundan geri düşerek savunma pozisyona geçti. Ukrayna ise savunmadan taarruza. Savaşta psikolojik üstünlük ve hamle üstünlüğü için oldukça önemli. Putin telaş içinde durumu idare etme, kaybettiği askeri ve siyasi prestij ve gücü dengeleme arayışında. En önemli kozu olan ve aslında Kiev cephesinden çekilmesinden sonra yitirdiği askeri caydırıcılığını umutsuzca göstermeye çalışıyor.
Rusya’nın kaybettiği savaşta durumu dengelemek için stratejik konumda olan bölgenin can damarı olan Kerç Köprüsü henüz nedeni bilinmeyen bir patlamayla önemli oranda kullanılamaz hale geldi. Savaşın başından beri cepheye lojistik sağlamada büyük amatörlük yaşayan Moskova savaş bölgesinin en önemli lojistik hattını kaybetmenin verdiği sıkışmayla Başkent Kiev’i evrensel savaş hukuk ve kurallarına aykırı şekilde bombaladı.
Putin bu hamleyle Ukrayna’nın daha fazla ileri gitmemesi için neleri göze alabileceği mesajını vermek istedi. Ancak mesajın uluslararası kamuoyunda hem getirisi ve götürüsü hem de Batı destekli Ukrayna’yı ne kadar caydıracağı oldukça şüpheli. Kiev’in bombalaması Ukrayna’yı durdurmadan ziyade Putin’in savaşın başından beri yaptığı hesap hatalarına yenisini eklemeye daha yakın. Putin’e acil bir ateşkes ve ardından yenilgi görüntüsü olarak algılanmayacak bir çıkış yolu lazım. Bunun için perde arkasında her fırsatı yokluyor.
Dün Putin’in ABD Başkanı Biden ile görüşme niyetini ifade etmesi perde arkası arayışın basına yansıması oldu. Biden’ın görüşme ihtimali zayıf görünüyor. Washington’un temel stratejisi Putin’in burnunu sürtüp Ukrayna ile masaya oturtmak ve Çin ile savaşında nötr hale getirmektir. Bunun için Rusya’nın Kırım dışında ilhak ettiği yerleri Ukrayna’ya iade etmesi gerekir ki Rusya hala bu pozisyonda değil.
Putin-Biden görüşmesi olsa dahi tarafların hedefleri arasındaki makas açık olduğundan sonuç vermesi düşük ihtimal. Bir yandan Biden’ın eli daha güçlü ve acelesi yok. Öte yandan zaman Putin’in aleyhine işliyor. Batı bloğunun uyguladığı ekonomik yaptırımların etkisi giderek daha fazla hissediliyor. Rezervler azalırken, içerde savaşa karşı tepki artıyor. Kamuoyu araştırmalarına göre Putin’in savaş kararına destek giderek düşüyor. Destek aldığı İran’ın başı fena dertte. Halk ayaklanması bir ayı geride bıraktı. İsyan giderek istikrar ve derinlik kazanıyor.
Bu durumda Putin’e çok fazla faydasının dokunması mümkün değil. İran’ın hali pür melali Putin’in Suriye yükünü de ağırlaştırıyor. Büyük yatırım yapılan Suriye’de de Putin’e acil bir çözüm gerekli. Harabeye dönen ülkede Esad rejiminin milliyetçi ve retçi politikaları yüzünden herhangi bir istikrar ve çözümün gelişmesi bir yana iç huzursuzluklar yeniden baş göstermeye başladı. Batı Asya’daki müttefiklerinin savaş halinde olması da Rusya için ayrıca bir baş ağrısı. Putin’in Ukrayna’da acil bir ateşkes ve çözüm ihtiyacının bir nedeni de bu.
Moskova için çıkmazdan çıkışın bir yolu olarak Erdoğan Türkiyesi olarak görülüyor. Bunun için sık sık Putin-Erdoğan görüşmeleri oluyor. Bir yandan telefon trafiği sürerken öte yandan yolların çakıştığı her yerde ikili ve heyetler düzeyinde saatleri bulan görüşmeler oluyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Perşembe günü Kazakistan’da Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüşeceğini kamuoyuna duyurdu.
Erdoğan’ın Putin’in derdine derman olması çok mümkün değil. Zira vaziyeti içerde ve dışarda Putin’den daha parlak değil. Sathı mahalline girilen seçim sürecini kotarmanın paniği içinde olan Erdoğan taviz verme tavında. Seçim sürecinde faydası olacak her desteğe açık. Özcesi iki lider de birbirinin çaresizlik ve zaaflarının farkında. Putin, Erdoğan’a seçim sürecinde ekonomik destek karşılığında Suriye’den çekilerek yükünü hafifletmesini, Batı ambargosunu delerek Ukrayna’da destek vermesini istiyor.
Erdoğan ise ekonomik desteğin yanı sıra Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere karşı yeni bir saldırı ve işgal planına yeşil ışık yakarak seçim öncesi bir zafer kazandırmasını talep ediyor. Bu noktada bir yandan Kürtlerin Suriye’deki stratejik pozisyonu ve ABD; öte yandan İran ve Esad rejimi devreye giriyor. Putin’in tek başına verebileceği bir karar değil. Verse dahi bu kararının Suriye’deki tüm yatırımlarını yerle yeksan etmesi tehlikesi var.
Ekonomik çöküntü içinde olan Erdoğan’ın da Batı’nın ambargosunu delerek Rusya’ya nefes aldırması bir dert, Suriye’den tamamıyla çekilmesi ayrı bir dert. Nitekim ambargoyu delme girişimleri ABD ve Batı’dan sert tepki görünce ricat etmek zorunda kaldı. Erdoğan-Putin’in kısır döngüye dönüşen görüşmelerinin altında bu fasit daire yatıyor. Erdoğan’ın son dönemlerde Esad güzellemesi yapması, kurmaylarının siyasette esnekliği hatırlamaları, Putin ile devam eden bilek güreşinde vites düşürmenin manevraları.
Erdoğan’ın “vakti geldiğinde Esad ile görüşürüm” dediği vakit seçimin ertesi. Rusya’nın desteğiyle iktidarda kalırsa diyetini ödeyecek, kazanmaz ise de benden sonrası tufan hikayesi. Dolayısıyla hem yarınki hem de yarından sonraki Erdoğan-Putin görüşmesinde var olan denklemi ciddi anlamda değiştirecek, kısır döngüyü aşacak gelişmelerin olma ihtimali düşük. Güçlü lider ve ülkeler denklem değiştiren kararlara imza atabilir. Hali hazırda ne Putin ne de Erdoğan’ın böyle bir gücü, kudreti ve pozisyonu yok. Ortada sürekli bir araya gelen ve kısır döngü yaşayan, çok zaaflı ama çözümsüz bir vaziyet var. Zaten otoriter ve despotik ülkeler birliğine dönüşen Erdoğan’lı Doğu Bloğu ülkelerinin toplantılarında halklar için iyi bir kararın çıkması da mümkün değil.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gazetecilik, Fen-Edebiyat Fakültesi’nde Hititoloji okudu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı. 1999’da başladığı gazetecilik mesleğine Azadiya Welat, Özgür Gündem ve Dicle Haber Ajansı’nda dış politika, siyaset, kültür ve dil üzerine yazı ve analizleri yayımlandı. 2016’dan bu yana Gazete Karınca’da yazmaktadır.
Putin-Erdoğan’ın kısır görüşmeleri: Zaaf çok çıkış yok
Sistemin tıkanmışlığı her geçen gün daha görünür, yaşanır ve hissedilir hale geliyor. Sistemin Batı Bloğu çıkmazı aşmak için dünyanın her yerine el atıyor. El attıkları her yeri on yıllarca sürecek kronik savaş alanı haline geliyor. Batı bloğu teknolojik, askeri ve ekonomik olarak rakibine göre daha güçlü. Bu olanakların avantajını kullanarak zorlansa da süreci uzun süre götürebilir. Doğu bloğunun durumu ise zor. Cephenin askeri olarak en güçlü ülkesi Rusya, Ukrayna ile giriştiği savaşa pişman oldu. Ya da daha doğru tabirle giriştiğine pişman ettiler.
Rusya ciddi askeri kayıplar alarak Ukrayna’da gerileme sürecine girdi. Son bir aydır taarruz pozisyonundan geri düşerek savunma pozisyona geçti. Ukrayna ise savunmadan taarruza. Savaşta psikolojik üstünlük ve hamle üstünlüğü için oldukça önemli. Putin telaş içinde durumu idare etme, kaybettiği askeri ve siyasi prestij ve gücü dengeleme arayışında. En önemli kozu olan ve aslında Kiev cephesinden çekilmesinden sonra yitirdiği askeri caydırıcılığını umutsuzca göstermeye çalışıyor.
Rusya’nın kaybettiği savaşta durumu dengelemek için stratejik konumda olan bölgenin can damarı olan Kerç Köprüsü henüz nedeni bilinmeyen bir patlamayla önemli oranda kullanılamaz hale geldi. Savaşın başından beri cepheye lojistik sağlamada büyük amatörlük yaşayan Moskova savaş bölgesinin en önemli lojistik hattını kaybetmenin verdiği sıkışmayla Başkent Kiev’i evrensel savaş hukuk ve kurallarına aykırı şekilde bombaladı.
Putin bu hamleyle Ukrayna’nın daha fazla ileri gitmemesi için neleri göze alabileceği mesajını vermek istedi. Ancak mesajın uluslararası kamuoyunda hem getirisi ve götürüsü hem de Batı destekli Ukrayna’yı ne kadar caydıracağı oldukça şüpheli. Kiev’in bombalaması Ukrayna’yı durdurmadan ziyade Putin’in savaşın başından beri yaptığı hesap hatalarına yenisini eklemeye daha yakın. Putin’e acil bir ateşkes ve ardından yenilgi görüntüsü olarak algılanmayacak bir çıkış yolu lazım. Bunun için perde arkasında her fırsatı yokluyor.
Dün Putin’in ABD Başkanı Biden ile görüşme niyetini ifade etmesi perde arkası arayışın basına yansıması oldu. Biden’ın görüşme ihtimali zayıf görünüyor. Washington’un temel stratejisi Putin’in........
© Gazete Karınca
visit website