TATMİN OLMA, MUTMAİN OL!

Yazımıza başlık yaptığımız kelimeleri günlük konuşma dilinde çokça birbirinin yerine kullanırız. Esasen mutmain olmak kelimesi tatmin olmuş kimse olarak da geçer sözlüklerde. “Mutmain” kelimesi; bir yönüyle sakinleşmeyi, sükûn bulmayı, emniyete ermeyi de içeren “itminan” olmuş kimseyi ifade eder. Kelimelerimizin izinde bir yolculuk yapmak istediğimizde; “tatmin” kelimesinin her ne kadar “mutmain” ve “itminan” kelimesinden türetilmişse de Arapçada böyle bir kelimenin olmadığı sonucuna ulaşırız. Bizde yine bu kapsamda farsça ek alarak, tatmin edici, doyurucu, istek karşılayıcı, uygun özellikte olan anlamlarını içeren “tatminkâr” kelimesinin kullanımının tuttuğunu ve bizi “tatmin” ettiğini ifade edebiliriz.
Yazımızın girişinde yapmış olduğumuz etimolojik yolculuğun amacı, çokça birbirinin yerine kullandığımız kelimelere dair farklı bir yaklaşımı ortaya koyma çabasıdır. Evet, “tatmin olma, mutmain ol” diyoruz. Çünkü mutmain olmak esasen gönülle ilgili, kalple ilgili, huzur ile ilgili bir kelime. Tatmin olmak ise bu bağlamda mutmain olmanın tam tersi nefse, hazza, dahası şehvete yakın bir kelime. Mutmain olma sunduğu sükûnet ile huzura yol bulabiliyor iken tatmin olma ulaşılan geçici rahatlığın ardında bir boşluğa götürecektir. Onun için bir konuda yanlış yargı ile kendisini kandırana, sahici olmadan davranana, öylesine konuşana, işini yapıyormuş gibi yapana, kendini tatmin ediyor deriz ama kendini mutmain ediyor demeyiz.
Mutmain olmak, hazza ve nefse dair yaklaşımların karşısında gönülden ve bilgece bir yaklaşımdır. Tatmin olan sadece tüketir, mutmain olan ise tüketmez, istifade eder. Tatmin olmak isteyenin talepleri bitmez, mutmain olmak isteyen ise kanaatkârdır. Tatmin olmak isteyen zamanın tüketirken, zaman içinde tükenir ama zaman içinde mutmain olmak isteyen, zamanı öldürülecek bir unsur olarak değil, zamanı diriltilecek bir husus olarak........

© Gazete İpekyol