Çay, hayatımızın vazgeçilmezi, neredeyse sudan daha ön planda yer alan bir içecektir. Sabah kahvaltısında içilmeye başlanan çay, gün içinde her fırsatta, yemeklerden sonra, sevinildiğinde, üzüntü duyulduğunda, İyiyken de kötüyken de, misafirlikte, misafir geldiğinde, seyahatte her mola da hatta seyahat esnasında değim yerinde ise iki taş birbirine değdiğinde ve her ne olursa olsun, hatta hapishanede zindanda dahi olsa içilen bir içecektir. Necip Fazıl Kısakürek, "Zindandan Mehmed''e Mektup" adlı şiirinde şöyle der:
Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan
Dakika düşelim senelik paydan
Zindanda dakika, farksızdır aydan
Karıştır çayını zaman erisin
Köpük köpük, duman duman erisin...
Çay, bilimsel ismi Camellia sinensis, olan Çalı formundaki çay bitkisinin yapraklarının fermantasyonu, fırınlanması, kurutulması ile Siyah Çay haline gelen, bazen de hoş kokulu bazı bitki ve meyvelerle karıştırılarak tüketilen mükemmel bir içecektir
Çayın ne zamandan beri ve nasıl kullanıldığı hakkında çok efsane ve söylenti vardır. Çayın ilk olarak Çinliler tarafından kullanıldığı yönündeki kanaat güçlüdür. Efsaneye göre MÖ 2 bin 737 yılında, uçuşan çay yapraklarının Çin imparatorluk sarayı bahçesinde kaynamakta olan suya düşmüş. Bir süre sonra bu suyu kullanmak isteyen ikinci Çin İmparatoru Shen-Nung, rengi değişen suyun tadına bakmış ve bundan çok hoşlanmış. Suya düşen bu yaprakların nereden geldiğini araştırma emri vermiş ve kısa sürede çay bitkisi bulunmuş.........