Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Türkiye'de sendikacılığın çok köklü bir geçmişi yok. Memur sendikacılığının tarihi ise daha da yeni.
Türkiye'de ilk defa 1961 Anayasası ile işçilerin yanında memurlara da sendika kurma hakkı tanınmıştı ama bu haklar 1971 düzenlemeleri ile geri alındı.
12 Eylül askeri darbesi sonrasında kabul edilen 1982 Anayasası ise sadece memur değil tüm çalışanlar ve işçiler için de var olan hakların tamamen budanmasını getirdi.
Memurların örgütlenme tarihinin KESK’e kadar olan bölümü incelendiğinde, çalışmaların ve yapılan eylemlerin, kurulan dernekleri ve sendikaların birçok badirelerin sonucunda bedeller ödenerek ortaya çıktığını görürüz.
Memurların sendikal örgütlenme için kitlesel boyutta yürüyüşler, mitingler ve eylemler düzenledikleri 1990'lı yıllarda, Ankara'da mesleğe başlamış, genç bir gazeteciydim.
Çalışma hayatı ve sendikaların çalışmalarını da izleyen bir muhabir olarak, o süreçte Kamu Emekçileri Sendikası’nın (KESK) kuruluşuna giden sürecin de bir taraftan tanığıyım aslında.
Memurların sendika hakkını elde etmelerinde bana göre en önemli viraj, 1992 yılında Ankara’da 20 bin kamu çalışanının Zafer Meydanı’nda toplanarak taleplerini içeren sloganlarla Başbakanlığa yürüdükleri gündü.
Aynı gün memurlar, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile görüşerek, sendikal faaliyetlerden dolayı uğradıkları baskılar hakkında bilgileri içeren bir dosyayı İnönü’ye vermişlerdi.
Zaten bu görüşmeden sonra memurların örgütlenmesinin önünde durulamaz hale geldi. 1993'te Erdal İnönü'nün imzasıyla yayınlanan genelge ile yetkililerden “Kamu görevlilerinin sendika kurma, sendikalara üye olma ve sendikal etkinliklerde bulunmalarının engellenmemesi” isteniyordu.
Bu genelgeden sonra düzenlenen 2. Ankara mitingi, sonrasında da 1994 yılına gelindiğinde ocak ve şubat ayı eylemleri........

© Gazete Gerçek