YAPMAK İÇİN YIKMAK
Teknoloji, yapay zekâ derken zihnimiz çok karıştı, hayattan ne beklediğimizi tam olarak bilemediğimiz için birçok alana el atmak istiyoruz. Çağımız bizi tabiri caizse parça püskül etti; tutunabilmek, var olabilmek için birbirinden oldukça farklı alanlarda at koşturmaya çalışmak zorunda hissediyoruz kendimizi. Bölük pörçük yaptıklarımız da tatmin etmeyince ortalık işini yarım yamalak yapan, derinliği olmayan insanlarla doldu taştı. Alanında yetersiz insan kontenjanını çoktan aştık bile. Layıkıyla işini yapanlar oldukça az. Yetersizlerimizin sayısı bu kadar fazla olunca bundan zarar görenlerimizin sayısı da bir hayli arttı. Yine de hepimiz kendimizi biricik sayıyor ve dev aynasında görüyoruz.
Bu günlere gelinmesine sadece teknoloji değil savaşlardan kalma yanlış bir toplumsal hafıza da sebep oldu. Sosyolojide, tarihte ve eğitim bilimlerinde bilinen bir gerçekliktir; İkinci Dünya Savaşı sürecini yaşayan nesil (savaşa dahil olmayan ülkeler de bile) ziyadesiyle toplumsal düzenlemelere, kıtlıklara, sınır değişikliklerine ve acılara gark olduğundan bir sonraki nesil aynı sıkıntıları çekmesin diye çocuklarını bir hayli pışpışlamış ve pohpohlamışlardır. Özgüvenli insanlar yetiştirmek adına bilmeden bildiğini sanan, bir şeyler yapmadan beklentiye girebilen, ukala bir nesil ortaya çıkartmışlar anlayacağınız. (Daha sonraki nesilleri sormayın gitsin.) Maalesef biz de bu jenerasyonlardan birine giriyoruz. Bizlere yapılan en büyük kötülüklerden biri de “İstediğin her şeyi yapabilirsin, istediğin her şey olabilirsin.” şiarını kulaklarımıza küpe etmeleri. Yahu adamcağızın karga gibi........
© Gazete Gerçek
visit website