BİRBİRİNİ DİNLEMEK
Hiçbir uzvumuzdan vazgeçemeyiz. “Hangisi daha önemli?” diye sorsak herkes başka başka cevaplar verse de çoğumuz görmenin en önemli olduğunda hemfikir oluruz. Yine de görme duyumuzu adam akıllı kullanamayız. Daha çok bakarız; göremeyiz. Diğer duyularımız da nasibini alır kullanım hatasından. Kabaca dokunuruz, hiçbir çiçeği dalında koklayamayız, damağımız iyi tatlara aşina değildir ve en kötüsü de işimize geleni duyarız.
Bu sonuncu alışkanlığımız yüzünden de bölündüğümüz cephelerde, birbirimize uzak köşelerde kalırız hepimiz. Dünya görüşlerimiz çok farklı diye diğerinin acılarına, yokluklarına, inançlarına, duygu ve düşüncelerine sağır olmayı tercih ederiz. O kadar duymayız ki yok sayarız, hatta ölse haberimiz olmayacak kadar umursamayız. (Bunu daha ileri götürüp diğer türlü düşünenlerimizi ölsüne tutanlar da çıkabilir içimizden.)
Hoşuna gitmeyeni, işine gelmeyeni duymamak için herkesin herkesten köşe bucak kaçtığı yerde duyabilmek cidden önemlidir. Sadece bizden farklı düşünenleri değil; ezilenleri de duymak…Çünkü hayatın itip kaktığı birinin sesine kulak vermek aynı zamanda toplumsal bağları da örmek demektir. Dinlemek öyle bir bağdır ki acı çekenle acıya merhem olanı kenetler. Bunun farkında olduğum andan itibaren naçizane daha çok dinlemeye çalışıyorum insanları. Özellikle de çocukları ve gençleri. Öğretmenlik........
© Gazete Gerçek
visit website