Geçmişi bilen, artık eskisi gibi yaşayamaz… |
Bazı cümleler vardır; ilk duyduğumuzda sadece doğru gelir, ikinci kez düşündüğümüzde rahatsız eder, üçüncü de ise hayatımızın yönünü değiştirir. “Geçmişi bilen artık eskisi gibi yaşayamaz” tam olarak böyle bir cümle.
Çünkü farkındalık, konforlu bir hediye değildir. Bir kapı açar ve o kapıdan geçtikten sonra, aynı odada kalmak mümkün olmaz. Biz çoğu zaman farkındalığı “aydınlanma”, “rahatlama” ya da “iyi hissetme” ile eşleştiririz. Oysa gerçek farkındalık çoğu zaman önce sarsar. İnsanı durdurur, yavaşlatır ve şu soruyu sordurur: “Ben bugüne kadar neyin içinde yaşıyormuşum?”
Psikoloji literatüründe farkındalık, yalnızca olup biteni görmek değil; gördüğünün sorumluluğunu almak olarak da tanımlanır. Harvard Üniversitesi’nin yetişkin gelişimi üzerine yürüttüğü ve 80 yılı aşkın süredir devam eden araştırmaya göre, yaşam doyumunu artıran en kritik unsur “kendini kandırmadan bakabilme” becerisidir. Yani olanı olduğu gibi görebilmek.
İşte tam bu noktada geçmiş devreye girer. Geçmişimizi gerçekten gördüğümüzde, hangi kalıpları tekrar ettiğimizi, hangi ilişkileri aynı yerden kurduğumuzu, hangi korkularla karar aldığımızı fark........