Normal değilim!

Son zamanlarda en çok yaptığım şey şu:

Normal görünmeye çalışmak.

Toplum içinde “gayet iyiyim” derken içimden geçenle ağzımdan çıkan arasında mesai farkı var. İç sesim sabahları izin almadan greve çıkıyor, ben yine de yüzüme “iyiyim ya” makyajı sürüp hayata karışıyorum.

Mesela biri soruyor:

— “Nasılsın?”

Ben:

— “İyiyim.”

Oysa içimdeki cevap daha dürüst:

“Bugün üçüncü kez anahtarı buzdolabına koydum, kahveyi mikrodalgaya değil çamaşır makinesine koymayı son anda fark ettim, ama evet nefes alıyorum, demek ki hayattayım.”

Normal olmak çok pahalı bir şey.

Sürekli güçlü olacaksın.

Her şeye yetişeceksin.

Her şeye bir fikrin olacak.

Ama ağladığını kimse görmeyecek. Çünkü ağlamak zayıflık sanılıyor, oysa bazen sadece insanlık.

En komiği ne biliyor musunuz?

Herkes aynı yorgunluğu yaşıyor ama kimse ilk “ben bittim” demek istemiyor. Toplu bir sessizlik anlaşması var sanki. Herkes birbirine bakıp,

“Sen de mi rol yapıyorsun?” demeden devam ediyor.

Ben artık kabul ediyorum:

Bazen güçlü değilim.

Bazen her şeyi bilmiyorum.

Bazen de tek başarım, günü kimseye patlamadan bitirebilmek.

Ve bu da yeterli.

Normal olmaya çalışmaktan yorulan herkese sesleniyorum:

Gevşe.

Dağıl.

Biraz saçma ol.

Çünkü hayatta kalmanın yeni adı bu:

Kendinle dalga geçebiliyorsan, hâlâ iyisin.

Normal görünmeye çalışmak.

Toplum içinde “gayet iyiyim” derken içimden geçenle ağzımdan çıkan arasında mesai farkı var. İç sesim sabahları izin almadan greve çıkıyor, ben yine de yüzüme “iyiyim ya” makyajı sürüp hayata karışıyorum.

Mesela biri soruyor:

— “Nasılsın?”

Ben:

— “İyiyim.”

Oysa içimdeki cevap daha dürüst:

“Bugün üçüncü kez anahtarı buzdolabına koydum, kahveyi mikrodalgaya değil çamaşır makinesine koymayı son anda fark ettim, ama evet nefes alıyorum, demek ki hayattayım.”

Normal olmak çok pahalı bir şey.

Sürekli güçlü olacaksın.

Her şeye yetişeceksin.

Her şeye bir fikrin olacak.

Ama ağladığını kimse görmeyecek. Çünkü ağlamak zayıflık sanılıyor, oysa bazen sadece insanlık.

En komiği ne biliyor musunuz?

Herkes aynı yorgunluğu yaşıyor ama kimse ilk “ben bittim” demek istemiyor. Toplu bir sessizlik anlaşması var sanki. Herkes birbirine bakıp,

“Sen de mi rol yapıyorsun?” demeden devam ediyor.

Ben artık kabul ediyorum:

Bazen güçlü değilim.

Bazen her şeyi bilmiyorum.

Bazen de tek başarım, günü kimseye patlamadan bitirebilmek.

Ve bu da yeterli.

Normal olmaya çalışmaktan yorulan herkese sesleniyorum:

Gevşe.

Dağıl.

Biraz saçma ol.

Çünkü hayatta kalmanın yeni adı bu:

Kendinle dalga geçebiliyorsan, hâlâ iyisin.

Toplum içinde “gayet iyiyim” derken içimden geçenle ağzımdan çıkan arasında mesai farkı var. İç sesim sabahları izin almadan greve çıkıyor, ben yine de yüzüme “iyiyim ya” makyajı sürüp hayata karışıyorum.

Mesela biri soruyor:

— “Nasılsın?”

Ben:

— “İyiyim.”

Oysa içimdeki cevap daha dürüst:

“Bugün üçüncü kez anahtarı buzdolabına koydum, kahveyi mikrodalgaya değil çamaşır makinesine koymayı son anda fark ettim, ama evet nefes alıyorum, demek ki hayattayım.”

Normal olmak çok pahalı bir şey.

Sürekli güçlü olacaksın.

Her şeye yetişeceksin.

Her şeye bir fikrin olacak.

Ama ağladığını kimse görmeyecek. Çünkü ağlamak zayıflık sanılıyor, oysa bazen sadece insanlık.

En komiği ne biliyor musunuz?

Herkes aynı yorgunluğu yaşıyor ama kimse ilk “ben bittim” demek istemiyor. Toplu bir sessizlik anlaşması var sanki. Herkes birbirine bakıp,

“Sen de mi rol yapıyorsun?” demeden devam ediyor.

Ben artık kabul ediyorum:

Bazen güçlü değilim.

Bazen her şeyi bilmiyorum.

Bazen de tek başarım, günü kimseye patlamadan bitirebilmek.

Ve bu da yeterli.

Normal olmaya çalışmaktan yorulan herkese sesleniyorum:

Gevşe.

Dağıl.

Biraz saçma ol.

Çünkü hayatta kalmanın yeni adı bu:

Kendinle dalga geçebiliyorsan, hâlâ iyisin.

Mesela biri soruyor:

— “Nasılsın?”

Ben:

— “İyiyim.”

Oysa içimdeki cevap daha dürüst:

“Bugün üçüncü kez anahtarı buzdolabına koydum, kahveyi mikrodalgaya değil çamaşır makinesine koymayı son anda fark ettim, ama evet nefes alıyorum, demek ki hayattayım.”

Normal olmak çok pahalı bir şey.

Sürekli güçlü olacaksın.

Her şeye yetişeceksin.

Her şeye bir fikrin olacak.

Ama ağladığını kimse görmeyecek. Çünkü ağlamak zayıflık sanılıyor, oysa bazen sadece insanlık.

En komiği ne biliyor musunuz?

Herkes aynı yorgunluğu yaşıyor ama kimse ilk “ben bittim” demek istemiyor. Toplu bir sessizlik anlaşması var sanki. Herkes birbirine bakıp,

“Sen de mi rol yapıyorsun?” demeden devam ediyor.

Ben artık kabul ediyorum:

Bazen güçlü değilim.

Bazen her şeyi bilmiyorum.

Bazen de tek başarım, günü kimseye patlamadan bitirebilmek.

Ve bu da yeterli.

Normal olmaya çalışmaktan yorulan herkese sesleniyorum:

Gevşe.

Dağıl.

Biraz saçma ol.

Çünkü hayatta kalmanın yeni adı bu:

Kendinle dalga geçebiliyorsan, hâlâ iyisin.

— “Nasılsın?”

Ben:

— “İyiyim.”

Oysa içimdeki cevap daha dürüst:

“Bugün üçüncü kez anahtarı buzdolabına koydum, kahveyi mikrodalgaya değil çamaşır makinesine koymayı son anda fark ettim, ama evet nefes alıyorum, demek ki hayattayım.”

Normal olmak çok pahalı bir şey.

Sürekli güçlü olacaksın.

Her şeye yetişeceksin.

Her şeye bir fikrin olacak.

Ama ağladığını kimse görmeyecek. Çünkü ağlamak zayıflık sanılıyor, oysa bazen sadece insanlık.

En komiği ne biliyor musunuz?

Herkes aynı yorgunluğu yaşıyor ama kimse ilk “ben bittim” demek istemiyor. Toplu bir sessizlik anlaşması var sanki. Herkes birbirine bakıp,

“Sen de mi rol yapıyorsun?” demeden devam ediyor.

Ben artık kabul ediyorum:

Bazen güçlü değilim.

Bazen her şeyi bilmiyorum.

........

© Gazete Gerçek