MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, DEM Parti Eş Genel Başkanı ile Meclis'te tokalaşması, teamüllere uygun olsa da Bahçeli'nin siyasi fıtratına uygun değildi. Söz konusu tokalaşmanın Türkiye sathında kendi çapında bir sarsıntıya neden olması da fıtrat meselesiyle ilgiliydi.
Bahçeli daha sonra tokalaşmanın vadettiklerinin arkasında durdu ve bu beklenmedik tokalaşmanın alelade bir tutum alış olmadığını gösterdi. Cümlelerinin arasına, muhtemelen partisinin içinden yükselebilecek itirazların önünü almaya yönelik klasik Bahçeli argümanlarını eklemeyi ihmal etmeden...
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bahçeli'yi destekledi ve "MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin yaptığı açıklamaları 85 milyonun kardeşliği adına çok anlamlı buluyorum" dedi.
Siyasetçi Leyla Zana, kendisi ile yaptığımız söyleşide, "Erdoğan artık süreci dondurucudan çıkarmalı" demişti. Erdoğan, Bahçeli'yi de yanına alarak, çözüm sürecini dondurucudan çıkardı mı? Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?
Yaklaşık iki haftadır siyaset kulislerinde ve sokaktaki hakim soru bu ve bu soruya cevaplar aranıyor?
Hükümetin Meclis'teki muhatabı DEM Parti cenahında ilk açıklama, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar'dan geldi. Çandar, Ceren Bayar'la yaptığı söyleşide, "Bir şeyler pişiyor" demekle yetindi.
Bahçeli ile Erdoğan'ın hamlesine esas cevap, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'dan geldi. Bakırhan, partisinin grup toplantısında ılımlı bir konuşma yaparak, "Sayın Bahçeli, biz de senin gibi Öcalan'ın ne diyeceğini merak ediyoruz" diyerek, İmralı ada hapishanesinin kapılarının açılmasını istedi.
DEM Parti Milletvekili ve Meclis Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, Erdoğan ve Bahçeli'ye teşekkür etti. Bir önceki sürece katkı sunmaya çalıştığı için bedel ödediğini de hatırlatarak...
Son iki haftanın gelişmelerine bakarak, "Meclis'teki iki taraf, adını koymasınlar da, yeni bir çözüm sürecinin başladığını duyurdular" demek mümkün. Ancak bu yeni süreç nasıl işleyecek? Bu konuda doğrudan bir bilgi paylaşılmadı. Satır aralarından anlam çıkaracak olursak, yeni süreç de Abdullah Öcalan üzerinden yürüyecek gibi görünüyor. Aylardır ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeyen Öcalan, yakın zamanda kamuoyunun karşısına bir mesajla çıkarsa, başta Bahçeli olmak üzere, kimse için şaşırtıcı olmayacaktır.
Sürecin bir kez daha akamete uğramaması için uyarılar da DEM Parti'den geldi. Sırrı Süreyya Önder, meselenin ciddiyetine dikkat çekerek, "Bunu kahvehane literatürüyle tartışamayız. Bunu kendi oluşmuş sabit düşüncelerimizle de tartışamayız. Bunda en etkili dil gönül dilidir, akıl dilidir. Umuyorum ki bundan sonra bu çaba bu minval üzere yürür ve gelişir” ifadelerini........