menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump dönemine Şimşek programıyla girmek Türkiye için ne getirecek?

70 25
23.01.2025

Trump dönemi hızlı başladı. İlk gününde pek çok alanda başkanlık kararnameleri yayınlayan Donald Trump, ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü’nden ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi gibi pek çok kritik karara imza attı.

İlk günkü pakette henüz gümrük tarifeleri ile ilgili bir düzenleme yok ve diğer önlemlerin detayları henüz net değil ancak genel bir paket olarak baktığımızda, 20 Ocak 2025’in 1945 sonrası bizzat ABD tarafından kurulan, kural temelli liberal uluslararası sistemin sonlandığı tarih olduğunu söyleyebiliriz.

Bunun nedenleri ve olası sonuçları hakkında önümüzdeki dönemde daha sıklıkla tartışmamız gerekecek. Ancak bu yazıda, ikinci Trump döneminin Türkiye açısından ne anlama geldiğini tartışacağım. Özellikle Türkiye gibi bölgesel güç olma iddiası olan bir ülkenin Şimşek programıyla daha ne kadar gidebileceği konusu, önümüzdeki dönemdeki temel sorulardan biri olacak.

Krizin Gölgesinde En Uzun Beş Yıl’da, bir ülkenin dış politikada daha etkin olma kapasitesini belirleyen etkenlerden birinin de o ülkenin büyüme modeli olduğunu belirtmiştim. Konuya bu açıdan giriş yapabiliriz.

Büyüme modelleri literatüründe sermaye girişleriyle finanse edilen borç temelli büyüme modelinin zıttı olarak, ihracata dayalı büyüme modeli gösteriliyor. Basitleştirmek adına bu iki seçeneğin farklı türlerini görmezden gelerek düşünmeye devam edelim. Demek ki, ülkedeki ekonomik büyüme sermaye girişleriyle finanse edilmiş iç talebe ya da ihracata yani dış talebe bağlıdır.

İlk seçeneği ele alırsak; sermaye girişlerine bağımlı bir ekonomik yapının varlığında ekonomik büyüme için iki temel kriter söz konusudur: Hegemonik güçle iyi geçinme ve yüksek faiz (dikkat ederseniz burada ‘demokrasi yoksa yatırım gelmez’ gibi afaki varsayımlar söz konusu değil). Bağımlı bir ekonomik yapıda, genellikle bunlardan biri olmadı mı diğeri işe yaramaz.

İkinci seçeneği düşünürsek: İhracata dayalı bir büyüme modeli varsa, büyüme için yine iki kriter söz konusudur: Hegemonik güçle iyi geçinme ve rekabetçi bir sanayi yapısı. Yine bağımlı bir ekonomik yapıda, genellikle bunlardan biri olmadı mı diğeri işe yaramaz.

Yukarıda özetlediğim teorik modeli somut ülke örnekleriyle açıklamak daha yerinde olacak. İlk seçeneği, yani büyümenin........

© Gazete Duvar