Marks’ın Hegel’den alıp geliştirdiği şu meşhur ikinci geliş tiradı, ne kadar tekrar etmeye doyamasak, o kadar tekrar edilesi ve bir o kadar doğru siyasi anekdot: Olaylar birincisinde trajedi ikincisinde komedi olarak yaşanır. Bilhassa Meral Akşener üzerinden baktığımızda, herhalde bir vakıa, bir fenomen olarak Akşener’in ikinci gelişini açıklayabilecek daha iyi bir tarihsel anekdot yok.
Meral Akşener, asker ocağında başladığı siyasi hayatını ana ocağında tamamladı.
Ama 28 Şubat’ın ve geç 90’ların içişleri bakanlığı döneminde, Ağar’ın halefi ve Çiller’in gölgesi olarak giymiş olduğu, üzerinde duran kamuflajlı kıyafeti en azından Kürtler, solcular ve muhalifler için bir trajediydi. Öte yandan, masaya bir oturup bir kalkarak, memleketi hop oturtup hop kaldırdıktan sonra, aynı günlerde Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun hamiliğine soyunup, Kılıçdaroğlu ‘kazanamayacak aday’ korosunun değirmenine su taşıdıktan sonra yani Millet İttifakı’ndaki yarıkları AKP ve Tayyip Erdoğan’ın operasyonlarına açık hale getirdikten sonra, Mayıs yenilgilerinden sonra ‘ananız taş yesin yarım yarım beş yesin’ pozisyonundan çıkıp ‘bana abla demeyin’ siyasetine park etti.
“Özü başına, hür ve müstakil” seçimlere girme siyasetinin ilk yarısı Orta-Asya’dan yadigar bir Türkçe ile kalan yarısı da 2. Meşrutiyet Türkçesinden devşirilmiş bir soğuk savaş jargonu olarak inşa edildi ve dünün kahramanları Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş birden bire, İYİ çocukların oynamaması gereken, mahallenin çocuklarını sigaraya alıştıran, berduş, terbiyesiz çocuklara dönüştü.
Meral Akşener, her ne kadar veda hutbesinde Ötüken ormanını Türkmenlere yurt kılmış dişi bir Asena gibi konuşmuş olsa da, Akşener’in Mayıs yenilgilerinden bugüne sergilemiş olduğu siyasetten geriye vefasızlık, kadir bilmezlik ve kendisine devlet diyen çete ile ittifak ettiği ‘Kürt anasını görmesin’ siyasetindeki Ali Cengiz oyunları kaldı.
Hülasa, Akşener, Veda hutbesinde kendisini bir tür pabucu yerini bulmamış Külkedisi gibi takdim etmeye çalışsa da, Türk siyasetindeki yeri üzerine bol gelen özel harekatçı kıyafetlerinin içinde Hansel ve Gretel’i besleyen yaşlı kadın ya da Sindrella’yı çatı arasından indirmeyip, saray ile müzakereyi kendisi yürütmeye çalışırken çuvallayan bir üvey anne olarak kalacak.
…
Meral Akşener’in özel harekatçı kıyafetleri vaktiyle üzerinde iğreti durmuş olsa da, kendisinin siyasetteki yeri iğreti değildi. ANAP-Özal’ın Ülkücüler ve tarikatlar ile oluşturduğu, sağcılaşmış liberaller ile ‘demokratik’ görünüm verdiği 12 Eylül siyasetinin kurduğu merkez(sağ) siyaset sonrasında Demirel’e geçti, sonra da Tansu Çiller-Mesut Yılmaz ekiplerinin arasında gelip giderken, AKP’nin 2002’deki........