menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üçüncü dünya savaşı mı?

363 19
27.06.2024

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ukrayna ve Gazze’deki gidişattan bahsederken üçüncü dünya savaşı tehlikesine işaret etti. Çatışmaların bölgesel, hatta küresel bir savaşa dönüşebileceğini söyledi. Eski MİT Başkanı sıfatıyla istihbarat çarkındaki tecrübesi de dikkate alındığında NATO üyesi bir ülkenin baş diplomatına "Hadi oradan" diyecek halimiz yok! Ya da uyarıyı komplocu ‘duvar dibi muhabbeti’ sayacak değiliz!
Ukrayna’daki savaş nükleer tehditlerin gölgesinde sürüyor. Rusya’nın önce İran, sonra Kuzey Kore ile askeri güç birliğine gitmesi ya da Çin-Rusya yakınlaşmasının yapısal bir ortaklığa evrilmesi Batı yakasını yeniden hesap-kitap yapmaya itiyor. Koltuğunu Mark Rutte’ye bırakmaya hazırlanan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de giderayak nükleer silahları ağzına alıp korku salıyor. Fakat bu haftanın iyi haberi, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile Rus mevkidaşı Andrey Belousov’un 25 Haziran’da yaptığı telefon görüşmesiydi. İkili iletişim hattının açık tutulmasında karar kıldı. İyimser bir çıkarımla, bu temas, barışı vaadetmese de tarafların savaşı Ukrayna sınırları içinde tutmak zorunda hissettiklerine yorulabilir. Rus tarafında Belousov’un da tekrarladığı uyarı; Ukrayna’ya uzun menzilli ve hassas silahların tedariki çatışmayı kimsenin hayal edemeyeceği yere tırmandırabilir. O yeri tarif eden şey ‘nükleer savaş’. Bundan kaçınmak için kırmızı hattın açık tutulması kesinlikle iyi fikir.
Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna takıntılı Biden’ın kaybedip Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesiyle kartların yeniden karılacağı ihtimalini dikkate alıyor. Aynı şekilde bölgesel bir savaşı patlatma potansiyelini taşıyan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da yıldızının barışık olmadığı Biden’dan kurtulup Abraham anlaşmalarının mimarı Trump’ın yolunu gözlüyor. Trump dönünceye kadar ateşkesten kaçacak gibi görünüyor.

***

Netanyahu seçim sürecinde özellikle Kongre’deki ‘Hıristiyan Siyonist’ lobinin gücünü, başkan adayları arasında İsrail’e cömertlik yarışını kızıştırmak için kullanıyor. Gazze’deki soykırım operasyonlarını bitirmeye yanaşmadığı gibi ABD’nin sarsılmaz desteği ile Lübnan’a savaş açmak, hatta İran’a saldırmak için koşulları zorluyor. Savunma Bakanı Yoav Gallant bu hafta Washington’da bu planları pazarladı. 25 Haziran’da Pentagon’daki görüşmede Austin’e "Dünyanın geleceğine yönelik en büyük tehdit İran'dır. Şimdi Amerikan yönetimlerinin İran'ın nükleer silahlara sahip olmasını önleme taahhüdünü gerçekleştirme zamanı" dedi.
Muhtemel ki Gallant büyük hedefi (İran) gösterip Amerikalıları küçük hedefe (Hizbullah/Lübnan) razı etmeye çalışıyor. İsrail kuzey cephesinde tam teşekküllü savaş için hazırlanırken ABD’nin çekincelerini aşmaya çalışıyor. İran’ın füze ve SİHA’larını önleyen Amerikan-İngiliz liderliğindeki koalisyondan daha büyük bir koalisyonu yanında göremezse Lübnan cephesi felaketler getirebilir. Tehlikeyi fark eden Biden yönetimi, İsrail’in düşlediği tarzda İran’la kapışmayı çok riskli buluyor. Önceki yönetimler de bunu göze alamamıştı. İsrail kuzey cephesini gündemde tutarak hem ateşkes hem de savaş sonrası Gazze planı konusunda Amerikalıları savsaklıyor.
Austin İsrail’in ateşkese hazır olduğu ve sorunun Hamas’tan kaynaklandığı yalanını tekrarlasa da kuzey cephesi için "Savaş hem Lübnan hem de İsrailliler için felaket olur" uyarısında bulundu. "Hizbullah’la savaş kolaylıkla bölgesel bir savaşa dönüşebilir ve bu nedenle diplomasi en iyi yoldur" diye ekledi. Austin........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play