İsrail son birkaç haftayı ‘şok ve dehşet’ stratejisiyle Hizbullah’ı felç edip Direniş Ekseni’nin başını yani İran’ı ezme fırsatı yakaladığı sanrısıyla geçirdi. Cephaneliğinde her tür ölümcül teknoloji, hatta nükleer silah varken, mutlak Amerikan koruması ve fino köpekliğine gönüllü Avrupalı ortaklar arkasındayken mesihçi hortlatmayla hedefler büyütüldü.
Su kaynaklarıyla verimli hilali besleyen Litani Nehri’ni İsrail topraklarına katıp Suriye’yi belinden yakalamak stratejik bir kurguyken tüm Lübnan’ı fethetmenin ilahi bir emir olduğunu söyleyenler sahneye çıkıverdi.
Hedefteki bir Hizbullah lideri için 300-500 kişiyi katletmenin, kitleleri evsiz, barınaksız, aç ve susuz bırakarak kendi üstünlüğünü hissettirmenin hazzı içinde karadan işgal için de sahayı yoklamaya başladılar.
Mademki İran’ın İsrail’i vuracağı ön cephe bu şekilde temizleniyor, o halde yılanın başını ezmek için doğan tarihi fırsat kaçırılmamalıydı.
Hikâyenin ilk kısmına yani Hizbullah’ı kökünden sökecek kara harekâtına Biden yönetimi desteğini sunmuştu. ABD Başkanı Joe Biden için Hizbullah liderlerinin öldürülmesi zaten adaletin tecellisiydi! Fakat hikâyenin ikinci kısmına dair Amerikan desteği ikircikli. İran’ın nükleer tesislerini yok etmekle başlayıp rejim değişikliği adı altında ülkeyi parçalamayı içeren ikinci kısım küresel gücü de aşıyor. Gözü dönmüş mesihçiler İran’ı yıkacağız derken bölgedeki Irak, Suriye ve Yemen’i içine alacak, hatta Türkiye’yi alttan vuracak, Körfez’i cehenneme çevirecek, Hürmüz’ü kapattırıp petrol krizini patlatacak, aynı zamanda Amerikan güçlerini de tehlikeye atacak, İsrail’i kevgire çevirecek ve nerede nasıl duracağı belli olmayan bir savaşa davetiye çıkartıyor.
***
Böylesi bir ortamda İran önceki gece İsmail Haniye, Hasan Nasrallah ve Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan’ın intikamını almak için harekete geçti. Nisanda 300 küsur füze ve SİHA ile yapılan misillemenin İsrail’in saldırganlığına bir sınır çizememiş olmasından hareketle bu kez misilleme farklı bir şekilde kalibre edildi.
Birincisi 11-12 dakikada hedefe varan balistik ve güdümlü füzeler tercih edildi.
İkincisi ABD’yle müzakere edilmedi, kimseye önceden haber verilmedi.
Müttefikler İsrail’i korumak için bu kez yeterince gardını alacak zaman bulamadı. Yine de ABD, İngiltere ve Fransa İran’ı önlemek için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor.
Hemen öncesinde Hizbullah, Tel Aviv yakınlarındaki Galilut Üssü'ndeki askeri istihbarat birimi 8200’ü ve Mossad karargâhını Fadi-4 füzeleriyle hedef aldı, Yemen’deki Ensarullah da Tel Aviv ve Eylat’a füzeler fırlattı. Bir de Tel Aviv’de sekiz kişinin öldüğü silahlı bir saldırı oldu. İsrail gerilim içindeyken İran füzeleri yağdı. Demir Kubbe kevgire döndü.
Füzelerin yoğunlukla indiği yerler F-35 uçaklarının kullandığı Nevatim Hava Üssü, Nasrallah’a suikastta kullanılan F-15’lerin kalktığı Netzarim Hava Üssü, Tel Aviv yakınlarındaki Tel Nof Üssü.
Üçüncü husus, İran askeri hedefler belirleyerek savaş çıkarmak istemediği mesajını verdi. Tel Aviv’de alıcısı olmayacağından mesajın asıl adresi ABD.
***
İranlılar bu tırmanışa Amerikalıların kullanmayı çok sevdiği ‘gerilimi düşürmek için gerilimi artırma’ stratejisiyle yaklaşıyor. Amaç İsrail’in önüne bir çizgi çekmek, caydırıcılığını korumak ve........