Değişim rüzgârları

Seçim tarihi yaklaştıkça kamuoyu araştırmaları sonuçları da gözler önüne serilmeye başlandı. Ülkede değişim havası esiyor. Gerçekten değişim olur mu, yoksa 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki gibi güvenlik rehini alınıp bir kez daha felakete yuvarlanır mıyız? Sanki ciddi ve güçlü bir değişim rüzgârı esiyor Türkiye’de. Palyatif ve uydurma nedenlerle rüzgârın hızının kesilmesi zor olacağı kanısı hakim.

Ancak, birçok analist aynı dereden iki kez su içilmez demekteyse de malum laftır, tarih tekerrürden ibarettir. Mevcut ekonomik kriz, deprem felaketi ve iktidarın gerek depremde gerekse de ardından Urfa ve Diyarbakır’ı vuran sel felaketindeki utanılası büyük başarısızlığı ve beceriksizliği, neredeyse Süleyman Demirel’i bir kez daha rahmetle anmamızı gerektiriyor. Ne deşiyordu Demirel? Boş tencere her iktidarı götürür.

Bu durumun tezahürü kamuoyu yoklamaları sonuçlarına da yansımaktadır. Gerçi hep söylendiği gibi belli kriterlere ve normlara uyulmadığı durumlarda kamuoyu yoklamalarıyla fal baktırmak arasında pek de fark bulamayız. Kamuoyu yoklamaları net, tarafsız. Ve kriterlere uygun yapıldığında seçim sonuca yakın veri elde etmek mümkündür.


Manipülatörlerin sektöre de zararı var

Türkiye Araştırmacılar Derneği’nin (TÜAD) devreye girmesi ve bu araştırma şirketlerinin etik ilkelere uygun araştırmalar yapıp yapmadığını denetlemesi şarttır. Böyle şirket sahibinin, yakınlık duyulan siyasi şahsın veya partinin arzusuna uygun ve manipülatif uydurma sonuçlar yayınlanması tüm sektörle ilgili yanlış algı oluşturmaktadır.

Bakın, hep saygı duyduğum iletişim hocalarından Prof. Dr. Süleyman İrvan, Diken’de yayınladığı yazısı için Anıl Can Tuncer arkadaşımızla mülakatında bir araştırma şirketinin kamuoyu araştırması bulgularını yayınlarken hangi bilgileri vermesi gerektiğini Dünya Kamuoyu Araştırmaları Derneği’ni (WAPOR) referans göstererek şöyle sıralamış:

Anketi yapan şirketin adı; anketin kimin adına yapıldığı (daha doğrusu kim / hangi parti / aday........

© Gazete Durum