menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazzelilerle Mısır’da buluştuk

10 0
16.10.2025

Gazze’den Mısır’a geçen hasta ve yararlıların bulunduğu ailelerle hem evlerinde hem de toplandıkları mekanlarda bir araya geldik. İki yıldır medyadan acılarına ve üzüntülerine en çok da hayran kaldığımız vakarlı duruşlarına şahit olduk. Olduğumuzu sandık. Acıyı yaşayan bilir. Bu söz çok doğrudur. Onlar kadar hissedemezdik, hissedemedik belki ancak onların yaralarını sarmak için gittiğimiz bu Mısır seferi hepimize büyük şeyler öğretti. Hayme Derneği kurucusu Zehra Yılmaz ve Gönüllü Ol Derneği kurucusu Abdullah Süfürücü ile başlayan bu yolculuğumuza kıymetli Musa hocamız Mısır’da bize eşlik etti. Şunu söylemeliyim ki; tıpkı Suriye’deki gibi Türkleri gördükleri anda yüzlerindeki ifadeleri bambaşka bir hal alıyor. En çok bizlere güveniyorlar bizlere inanıyorlar. Öyle ki geleceğimizi bildikleri için özel hediyeler bile hazırlamışlar. El işi çantalardan, aksesuarlara kadar o halleriyle bize minnettarlık ifadelerini sunmak istemişler. Hatta Zehra kardeşimizin üzüntüsüne dayanamayıp bize teselli olmaya çalıştılar. Elleriyle ördükleri çantalar ve o çantaların içinden çıkan teşekkür ve sevgi ifadesi satırlar bizi daha da bir etkiledi.

BİZ ONLARA ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ

İnsanlığı, pes etmemeyi, topraklarına sahip çıkmayı, izzet ve şerefle İslam’a nasıl sahip çıktıklarını bütün dünyaya ölerek gösterdiler. Kalanlar arkalarında bambaşka hikâyeler gidenlerse kalplere bambaşka hikâyeler bıraktılar. Elbette onlarınki okunacak birer kurgudan ibaret değildi, tamamen gerçekti. Dokunduk, dinledik, hissetmeye anlamaya çalıştık. Güçlü duruşlarına hayran kaldık. Biz onlardan çok şey öğrendik. Hayata çok fazla anlam yüklememek gerektiğini ve uğrunda gerekirse ölünecek bir inanç ile yaşamak gerektiğini öğrendik. En azından ben kendi adıma bunu söyleyebilirim.

SÖZLER DÜĞÜM DÜĞÜM

Beni en çok etkileyen ziyaretlerimizden biri bir aile babasının çaresizliğiydi. Gazze Cebaliye’de kardeşleriyle birlikte oturduğu bina bombalamada çöküyor. Kardeşleri ölüyor. Adamcağız ailesini kurtarıyor ve bir şekilde Mısır’a geçiyor. Bu arada antiparantez şunu da söylemeliyim ki maalesef her yerde olduğu gibi Filistin’de simsarlar var. Mısır’a geçebilmek için birilerine ciddi paralar ödemek gerekiyor. Yani bu işin yeraltı işini yapanlar tarafından bu ailemiz Mısır’a geçtikten sonra baba testis kanseri olduğunu öğreniyor. Önce ameliyat oluyor sonra tedavi başlıyor. Ancak Mısır’da Filistinlilerin çalışması yasak, maddi olarak neyi nasıl sağlayacak ki hem çocuklarını doyursun hem de sağlığıyla ilgilensin. Bir babanın bir erkeğin tüm bunları anlatırken çaresizce ağlaması beni yerin dibine soktu. Hani biz Müslümanlar bir vücudun azaları gibiydik? Ne zaman duygularımız felç oldu? Bu insanlara Mısır devleti, yönetimi neden yardım etmez? Bir kez daha anladık ki Türk milletinin merhameti bambaşka.

HANGİSİNİ ANLATAYIM?

Bombalamada gözlerini kaybeden 13 yaşındaki genç çocuk görme yetisini kaybetmiş. Ancak ameliyat ile düzelebiliyormuş haberini alınca sevindik. Diğer bir kızımız vardı adı Halime o da henüz 13 yaşındaydı ve o da bombalamada işitme yetisini kaybetmişti. Siz bu satırları okurken bu kızımızın işitme cihazı tedarik edildi ve kendisine ulaştırıldı. Küçücük çocuklar ellerini kollarını, bacaklarını kaybetmişler. Hangi birini anlatayım. Yetim ve öksüz kalışlarını mı? Başlarında bir akraba ile Mısır’a geçip Türklerin yaptırdığı binalarda yaşama tutunuyorlar. Bir genç kızımız 23 yaşında bütün ailesini kaybetmiş boncuklu Filistin temalı anahtarlık, kolye, küpe, bileklik yapıp satıyordu. Biz satış için hazırladığı üç poşet aksesuarların hepsini eline nakit para geçsin diye satın aldık. Çok mutlu oldu. Ama gözlerindeki hüzün çok belliydi. Ben bu yolculuk boyunca onları kırarım diye çok korktuğum için çok sıkı sarılamadım. Biraz mesafeli durdum sanki. Keşke daha bir sıkı sarılsaydım. Bilmem belki bu benim yanılsamam. Öte yandan bir gerçek daha; bir genç kadın beş çocuğu ile oğlunun böbrek rahatsızlığı nedeniyle Mısır’a geçebilmiş. Ancak eşi ön saflarda İsrailli teröristler ile savaştığından yaralanmış ve Gazze’de kalmış. Bu ve bunun gibi kim bilir daha ne gerçekler var. Gerçekler çok daha fazlaydı. Bu satırlara sığdırmaya gücümüz yetmez. Biraz da fotoğrafların konuşmasına izin vermeliyim.

ONLARA SIKIŞMIŞLAR DİYORLAR

Mısır’a yaralı veya kronik hastalıkları sebebiyle geçmiş olan Gazzeliler bir daha topraklarına geri........

© Gazete Damga