Hakimin el kitabı

Yolsuzluktan tutuklu Ekrem İmamoğlu’nun geçtiğimiz gün sahte diploma duruşması vardı.

Neydi mesele?

Barajı zor geçen vasat bir talebenin, baba parasıyla önce Kıbrıs’ta, hâlâ üzerinde şüpheler bulunan bölümlerden birine kaydedilmesi... Sonra da yaşıtlarının gece gündüz çalışarak, dereceye girerek kazandığı üniversiteye "paraşütle" indirilmesi.

Duruşma işte buna dairdi.

Kendisine sorular yöneltildi.

Biri de, hakkındaki yolsuzluklar sorulduğunda “bilmem kaç kuşaktır inşaatçıyız” dediği ailesinin maddi durumuydu.

Sorulacaktı elbette... Çünkü geçiş başvurusunu, “maddi imkansızlıklar” gerekçesiyle yapmıştı.

Kim bilir o dönem öğrenci kayıt bürosuna hangi kılık kıyafetle, hangi ajite edici hikayeyle gitti. Neyse, biz konumuza dönelim.

Ve elbette diğer pek çok soru yöneltildi.

Peki, İmamoğlu ne yaptı?

Bi tabi hiçbir soruya cevap vermedi.

Konuştu, konuştu, konuştu... Ancak cevap vermedi.

* Bol bol propaganda yaptı.

* Mahkeme başkanına “Böyle soru mu olur?” dedi.

* “Siz de bir gün yargılanırsınız” dedi.

* “Dik duruyorum eğilmem” dedi.

* “Demokrasi bu mu?” dedi.

Hatta hızını alamadı, günümüzün şike soruşturmalarına bile atıfta bulundu, “Futbol kulüplerini kapatacaklar” dedi.

Ama çıkıp da şunu diyemedi:

“Hakim bey siz neyden bahsediyorsunuz? Ben alnımın teriyle........

© Gazete Damga