Gazeteci konuşuyor, siyasetçi susuyor |
Türkiye’de bir süredir tuhaf bir yer değiştirme yaşanıyor. Televizyon ekranlarına baktığınızda siyasetçiler yok, ama siyaset var. Daha doğrusu siyasetçinin yapması gereken işi yapan gazeteciler var. Tartışma programlarında konuşanlar, pozisyon alanlar, savunanlar, hücum edenler çoğunlukla gazeteciler. Oysa asıl konuşması gerekenler, yani karar alanlar, yasa yapanlar, iktidar ve muhalefetin gerçek aktörleri ya ortada yok ya da davet edilmediklerini söylüyorlar.
Bu tablo, yalnızca bir yayıncılık tercihi değil; gazetecilik açısından ciddi bir kırılma noktası oldu.
MESAFENİN KAYBOLDUĞU YER
Gazetecilik, mesafe işidir. Güce yaklaşmadan onu izleyebilme becerisidir. Soru sormak, sorgulamak, çelişkiyi yakalamak ve kamu adına hesap sormaktır. Ancak bugün ekranlarda gördüğümüz manzara, bu mesafenin neredeyse tamamen kaybolduğunu gösteriyor. Gazeteci, yorum yapmaktan çıkıp taraftarı olduğu siyasi partinin politikalarını anlatır hale geldi. Bir partinin tezlerini savunuyor, diğerinin argümanlarını çürütmeye çalışıyor. Üstelik bunu yaparken çoğu zaman “ben gazeteciyim” zırhının arkasına saklanıyor.
Oysa bu, ne gazetecilik ne de sağlıklı bir siyasal tartışma zemini üretir.
DÜNYADA GAZETECİ NEREDE DURUR?
ABD’de, Avrupa’da bir gazeteci ekrana çıkıp bir partinin sözcüsü gibi konuşmaz. Elbette görüş bildirir, analiz yapar, eleştirir. Ama........