Kapitalizmin kendiliğinden doğuşu: İngiltere nasıl başardı? |
Dünya tarihinde Sanayi Devrimi bir ülkenin kendi tarihi, sosyolojik, coğrafi ve iktisadi niteliklerine bağlı olarak ilk defa İngiltere’de ortaya çıktı. Diğer ülkeler, bilâ istisnâ, ya İngiltere’deki Sanayi Devrimini kopyalayarak takip ettiler ya da devlet merkezli modernleşme süreçleriyle açığı kapatmaya çalıştılar. İngiltere’nin bu gelişiminin ardında yatan etkenler nelerdi? Daha önce yazdığım dört yazıdaki temel kriterlere dayanarak İngiltere’nin başarısını bu yazıda analiz etmeye çalışacağım.
1.GİRİŞ
Sanayi Devrimi iktisat tarihi kitaplarında çoğu zaman bir “mucize” gibi anlatılır. İngiltere’de buhar makinesinin icat edilmesi, fabrikalar kurulması, yeni bir sınıf olan burjuvazinin doğuşu, insanın doğaya hükmederek dünyayı değiştirmesi… Oysa tarihte, hiçbir zaman böyle sıçramalar yoktur. Büyük dönüşümler genellikle uzun birikimlerin, görünmez süreçlerin ve nadir rastlanan bileşimlerin sonucudur. İngiltere’nin Sanayi Devrimi hikâyesi de böyledir.
Bu yazının temel iddiası şudur: İngiltere kapitalizmi ithal etmedi; kendiliğinden, yani endojen biçimde geliştirdi. Bu onu istisnai kılan bir “üstünlük” değil; çok az toplumda aynı anda bir araya gelebilen tarihsel koşulların ürünüydü.
2. ENDOJEN GELİŞİM NE DEMEKTİR?
Endojen – içsel - gelişim, bir toplumun iktisadi ve toplumsal dönüşümünü kendi iç dinamikleriyle üretmesi demektir. Kurumlar, zihniyet, üretim biçimleri ve bilgi düzeni; dışarıdan kopyalanmadan, yukarıdan dayatılmadan, zaman içinde birlikte evrilir.
Buna karşılık egzojen – ya da dışsal – gelişim süreci içinde kapitalizmde tablo farklıdır. Fabrikalar kurulur ama girişimci ruh zayıftır; bankalar vardır ama risk kültürü gelişmemiştir; hukuk metinleri vardır ama güven yoktur. Modernleşme bir “proje” olarak tasarlanır, ama toplumun dokusuna tam nüfuz edemez. O yüzden her toplumun kapitalizmi kendine özel şartlarla dışsal etkilerin olumlu veya olumsuz etkileşimi / bileşimi sonucunda ortaya çıkmıştır.
İngiltere’yi ayıran temel fark tam da burada başlar: Kapitalizm, İngiltere’de bir devlet politikası ve modernleşme projesi olarak değil, toplumun içinden filizlenen bir süreç olarak doğmuştur.
3. KAPİTALİZMİN DÖRT ASGARİ ŞARTI
Önceki yazılarda kapitalizmin doğması ve yaşaması için dört temel unsurdan söz etmiştim:
Zihniyet: Risk almayı, kârı, deneyi ve faydayı meşru gören bir akıl dünyası
Kurumlar: Mülkiyetin, sözleşmenin ve hukukun yazılı standartlarla belirlendiği ve keyfî müdahalelere karşı korunduğu kurumların varlığı
Coğrafya: Enerji kaynakları, güvenlik, ulaşım ve jeopolitik konum
Şehirler ve ticaret yolları: Rekabetçi kent ağları ve canlı ticari damarlar
Bu unsurlardan biri eksik olduğunda kapitalizm ya hiç doğmaz ya da kırılgan ve yarım kalır. İngiltere’nin farkı, bu dört unsurun aynı anda ve erken biçimde bir araya gelmiş olmasıdır.
4. İNGİLTERE’DE NADİR BİR BULUŞMA
Bizim İslamcı, milliyetçi veya solcu mahallelerdeki “aydınlatılmışlarımızın” paylaştığı genel bir ortak yargı vardır: “Dünyada kötülük namına ne varsa arkasından İngiltere çıkar, bugün bile........