Müziğin asi ruhlu divası: Zerrin Özer

Zerrin Özer, 1970’lerin sonlarından itibaren Türk pop müziğine yön veren en güçlü ve duygusal seslerden biri olarak kabul edilir. Onun müziği, yalnızca teknik bir vokal gücün değil, aynı zamanda bir ruh halinin, bir içsel isyanın ve kadınca bir kırılganlığın ifadesidir. Türkiye’nin sosyo-kültürel dönüşüm süreçleri içinde Zerrin Özer, hem bir dönemin duygusal kodlarını hem de bireysel özgürlük arayışlarını temsil eden bir figür haline gelmiştir.

Zerrin Özer’in vokal aralığı yaklaşık olarak mezzo-soprano karakterindedir; bazı performanslarında alto derinliğine de iner. Aralığı yaklaşık A3 – C6 (La – Do) arasında değişir; bu da hem dramatik alt tonlara hem de güçlü tizlere çıkabilen bir esnekliği işaret eder.
Özellikle “Dayanamıyorum” veya “Kıyamam” gibi eserlerde alt tondan başlayan ve dramatik biçimde tizde patlayan çıkışları, onun ses aralığındaki dinamizmi gösterir.
Zerrin Özer’in sesi, göğüs rezonansının baskın olduğu, sıcak, kadifemsi ve hafif buğulu bir tınıya sahiptir. Bu rezonans tipi, sesi hem dramatik hem de empatik hale getirir.
Tonal olarak sesinde hafif bir hırıltı (rasp) bulunur; bu, yıllar içinde karakteristik bir imzaya dönüşmüştür. Bu hırıltı, sadece fiziksel bir özellik değil, duygusal bir taşıyıcı öğe olarak da kullanılır. Zerrin Özer’in şarkı söyleme biçimi, adeta teatraldir. Sözleri sadece seslendirmez; oynar, yaşar ve iletir. Birçok eleştirmen onun yorumunu “şarkı söylemek değil, hissetmek eylemi” olarak tanımlar. Bu, Türkiye’de Sezen Aksu’nun anlatısal lirizmine karşılık, Zerrin Özer’in duygusal performativitesini öne çıkarır

Zerrin Özer’in müzikal kariyeri 1976’da Altın Ses Yarışması birinciliğiyle başladı. Ancak onu asıl geniş kitlelere tanıtan, 1980’lerdeki arabesk-pop karışımı tarzı olmuştur. Özellikle “Gönül”, “Dayanamıyorum”, “Bir Gülü Sevdim” gibi şarkılarla, arabesk müziğin dramatik öğelerini popun melodik yapısıyla harmanlayarak dönemin müzikal sınırlarını aşmıştır. Bu anlamda Zerrin Özer, arabesk ve pop arasındaki geçiş döneminin kilit isimlerinden biri olmuştur diyebiliriz.
1980’li yıllar, Türkiye’de hem müzik endüstrisinin hem de duygusal anlatım biçimlerinin değiştiği yıllar olmuştur. Zerrin Özer, bu dönemde romantik, güçlü ama kırılgan kadın imajıyla öne çıkar. Özellikle 1980 tarihli “Gönül” adlı şarkısının da yer aldığı “Seni Seviyorum” adlı albümü, Türk müzik tarihinde en önemli albümü. Bu albümdeki şarkıların sözleri ve yorum biçimi, toplumun duygusal hafızasında derin izler bırakmıştır. Bu albüm aynı zamanda Zerrin’e Arabesk ve alaturka müziğinin de kapılarını açmıştır.
Seksenli yıllarda biraz da müzik şirketinin telkinleriyle “Ve Zerrin Özer” (1981), “Gelecek misin?” (1982), “Mutluluklar Dilerim” (1984) adlı ardı ardına yayınladığı üç albümü arabesk albümler olmuştur. İlk iki albümü çok büyük ses getirmese de içinde “Son Mektup” - “Bir Sevgili Bulamadım” gibi şarkıların yer aldığı Mutluluklar Dilerim albümü ciddi bir başarı yakalamıştır.

1990’lı yıllar Türk popunun yeniden canlandığı altın çağı olmuştur. Bu dönemde........

© Gazete Damga