Konkordato 2025: Yeniden yapılanma aracı mı, borçtan kaçış zırhı mı?
Son dönemde konkordato zırhına bürünüp bunu yasal avantaj olarak kullanmaya başlayan şirketleri sıklıkla duyuyoruz. Özellikle suistimal riski taşıyan konkordato talebinde bulunan firmaların bu talepleri mercek altında. Şirketin vergi borcunu ödememek, Sosyal Güvenlik Primlerini ödememek, alacakları ödememek yapılan konkordato projeleriyle hayal sunmak, 23 aya varan kesin mühlet ile zaman kazanmak bu bir zor durum mu yoksa bir strateji mi?
Yasal koruma kalkanı altına girip geride şirket borçlarını ödemeyerek, şirketin vergisini, Sosyal Güvenlik Primini ödemeyerek birçok kişiyi mağdur etmek konkordatonun şirkete sağladığı bir konfor amacı olmamalı. Özellikle 2024 sonrası dönemde konkordato başvurularındaki dramatik artış, bu mekanizmanın bazı şirketlerce yalnızca yasal bir koruma kalkanı olarak kullanılmaya başlandığını gösteriyor. Bu yazımda, piyasada oluşan konkordato kaygısını ve konkordato ilan eden şirketlerin samimiyeti ve 2025 yılındaki konkordato başvurularını mercek altına alırken; artışın nedenlerini, suistimal risklerini, mahkemelerin yeni yaklaşımını ve konkordatonun işlevsel geleceğini analiz edeceğim.
Son aylarda ekonomi gündeminde en çok konuşulan konulardan biri, şirketlerin konkordato taleplerindeki rekor artış. 2025’in ilk yarısında, mahkemelere yapılan başvurular geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 105 artarak 1.617 geçici mühlet kararına ulaştı. Ne var ki, bu artışın yanında ret oranları da yüzde 113 yükseldi. Bu tablo, piyasada iki önemli kaygıyı gündeme taşıyor: Konkordato artık yalnızca zor durumdaki borçluların sığınağı değil, bazı şirketlerce borçtan kaçış zırhı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yargı, suistimalleri önlemek için filtre mekanizmalarını sıkılaştırmıştır.
Yargı mercileri artık konkordato taleplerinde borçlunun iyi........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein