Pierre Bourdieu’nün Kavramlarıyla Parasite (2019)
Bong Joon-ho’nun Parasite (2019) filmi, 2019’da aldığı Altın Palmiye’yi 2020’de Oscar tarihinde ilk kez İngilizce olmayan bir filme verilen En İyi Film ödülüyle buluşturmuştu. Film, sınıf mücadelesi üzerine güçlü mesajları ile dikkat çekerken, aynı zamanda Pierre Bourdieu’nün alan teorisi üzerine derinlikli bir okuma yapmaya elverişli bir zemin sunar. Anlatısı, kültür üretimi alanının kurallarını, bu alana dışarıdan sızmaya çalışan bir ailenin taklitlerini ve nihayetinde “meşru” kültürün kendini nasıl bir “tiksinme” refleksiyle koruduğunu gösterir.
Bourdieu’nün alan teorisine göre toplum, kendi iç dinamikleriyle işlerken aynı zamanda diğer alanlardan (bilhassa ekonomik alan ve siyasi alan), bağımsız olmayan özerk alanlardan oluşur. Her alanın kendine özgü değer yargıları ve kuralları bulunur. Bourdieu’ye göre herhangi bir alanda mevcut olan çeşitli konumları işgal eden veya kimi durumlarda yeni konumlar yaratan özneler, o alana özgü çıkar veya kaynakların denetimi için birbirleriyle rekabet eder.[1]
Parasite’te Park ailesinin alanı yüksek duvarları, çağdaş mimarisi, sanat eserleriyle donatılmış steril ortamı ile son derece özerk bir alandır; bu alanın kuralları temizlik, düzen, estetik ve en önemlisi sosyal mesafeyi korumaktır. Aynı şehirdeki Kim ailesinin alanı ise yarı bodrum katta bulunur. Bu alanın kuralları da günü kurtarmak ve hayatta kalmak için geçici çözümler üretmektir. Kim ailesinin filmin bel kemiğini oluşturan temel amacı da Park ailesinin özerk alanına sızmak ve onun kaynaklarından faydalanmak olur.
Bourdieu’ye göre bir alandaki konum, sahip olunan ve/veya o alana ait sermaye türleri ile belirlenir. Bourdieu, bu bağlamda dört temel sermaye türünden bahseder: Para, mal, mülk gibi maddi kaynaklardan oluşan ekonomik (finansal) sermaye; eğitim, zevkler, beğeniler, yetkinlikler ile tarif ettiği kültürel sermaye; tanışıklıklar ve ilişkiler ile oluşan sosyal sermaye ve “prestij, şöhret, takdis veya şeref payelerinin derecesini ifade eden diyalektik üzerine kurulu” sembolik sermaye.[2]Bourdieu’ye göre farklı sermaye türleri, özellikle sembolik sermaye, ekonomik sermayeden türetilebilir, ancak bu son derece güçtür ve beraberinde büyük bir dönüşüm çabasına ihtiyaç duyar. Benzer şekilde bir alana girmek ve o alanda meşru bir oyuncu olarak kabul görmek için de asgari düzeyde bilgi, beceri ve yetenek gerekir.
Parasite’te de Park ailesinin kapalı alanına sızmak isteyen Kim ailesi, bu dönüşümü sağlayacak ekonomik sermayeden yoksun olduğu için sahip oldukları sınırlı kültürel sermayeyi ve inşa edecekleri sosyal sermayeyi kullanmak zorunda kalır. Bourdieu kültürel sermayeyi üç kategoriye ayırır. Bedenselleşmiş kültürel sermaye, bireylerin bedenine ve kişiliğine işlemiş, aktarımları, kopyalanmasızor olan nitelikleri ifade eder. Öte yandan, somutlaştırılmış kültürel sermaye, zevkleri, beğenileri, kültürel yetkinliği ortaya koyan somut nesnelere sahip olmak ile kazanılır. Kurumsallaşmış kültürel sermaye ise genellikle eğitim yoluyla elde edinilir, yasal olarak garanti altına alınır, unvanların elde edilmesiyle var olur.[3] Kim’ler, Park’ların alanına kabul edilmek için “meşru” kültürel sermaye biçimlerini taklit edecektir. Ki-woo’nun(ChoiWoo-sik),sahte öğrenci belgesikurumsallaşmış kültürel sermaye........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein