menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Eğitim Şart” Demek Yetiyor mu?

10 11
22.12.2025

Yaşamımızın her anında karşılaştığımız problemlere anlam vermeye ve çözüm üretmeye çalışırken, çoğu zaman eğitimi gündeme getirir; suçlamaları ve yargıları, karşımızdakinin eğitimli olup olmamasına göre şekillendiririz. “Cahil adam işte…”, “Aslında seninle muhatap olmamam gerekirdi…”, “Senin seviyene inende kabahat…”, “Ailesinde terbiye görmemiş ki…”, “Mektep medrese görmemiş bu adamlar”, “Senin cahilliğin benim yaşamımı etkiliyor” gibi söylenmeler, zihnimizden ve dilimizden eksik olmaz.

Duyarlılık eşiği yüksek bir toplum olma iddiamıza paralel olarak, neredeyse bütün tartışmalarımızın sonunda müştereken şu hükme varırız: “Eğitim şart.”

Günlük yaşamımızı sürdürürken her gün evimizden çıkar, kendi otomobilimizle ya da toplu taşıma araçlarıyla işimize gider geliriz. Bu hengâmede; bazen sevindiren, bazen üzen, kimi zaman da aşırı öfkelendiren sıcak tartışmaların içinde kalır, bunlara şahit oluruz. Bedenden ziyade zihin yapımızın törpülendiği şehir hayatı, çoğu kez çekilmez bir hâl alır.

Trafiğe çıkar, işe gitmek üzere yol alırız. Tam yol ortasından geçerken, birden tali yoldan hızla önümüze kıran biri çıkar. Olağan bir refleksle önce göz teması kurar, ardından belki elimizle “ne yaptığını” sorarız. Beklentimiz basittir: “Kusura bakmayın, özür dilerim, bir anlık dalgınlık oldu.” diye bir cümle işitmek!..

Ama nafile… Üstelik araçtan inme ihtimali belirdiğinde, nasıl bir akıbetin sizi beklediğini tahmin etmek bile zordur. Araçtan inip başını belaya sokma cesareti –ya da akılsızlığı– gösteriyorsanız sorun yoktur; sürecin nereye varacağını kimse bilemez. Sabredip erdemi esas alırsanız, söyleyeceğiniz söz bellidir: “Eğitim şart!”

Çoğumuz apartman hayatı yaşarız. Yıllarca borçlanarak bir daire sahibi olmanın mutluluğunu tadar, yeni evimizi zevkimize göre düzenler, ailemizle daha huzurlu bir hayat kurmayı umarız. Birkaç gün içinde üst katımıza yeni bir komşu taşınır. İyi niyetle, kaliteli bir komşuluk ilişkisi kurmayı temenni ederken; daha ilk gün, herkesin yatma saatinde televizyonun yüksek sesle açıldığını fark ederiz.

Bunu geçici bir durum olarak görür, süreklilik kazanmayacağını düşünürüz. Ancak benzer........

© Fikir Coğrafyası