“Bekle Beni”: Bir Romanın Düşündürdükleri
Öyle demişti büyük yazarımız Tanpınar; “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.” Neredeyse ülkemin yarım yüzyılındaki kültürel, politik ve yönetsel/bürokratik serencamını karınca kararınca takip ederek, birazcık okuyarak, en azından birçok şeye doğrudan maruz kalarak anlamaya çalışmanın dayanılmaz bunaltısıyla bugünlere ulaştım. Geriye dönüp yaşanan trajedilerin ussal ya da faklı bir gerekçesi olabilir mi, diye düşündüğümde, bende oluşan duygu sadece boşluktan ibaret. Hiçbir neden, hiçbir bağlantı bulamıyorum. Sonunda anladım ki, bu ülke insanını hiçbir dönem nesnel ve rasyonel düşünme imkânına sahip olamıyor ve sanki bu halin sürgit hale gelmesi için yapay gündemler ve krizler üretiliyor.
Yeni okuduğum bir romanı gündeme getirmek istedim. Daha doğrusu yazar söyleşilerinde bu roman ile ilgili ipuçları verdiği için, yayınlanmasını bekliyordum. Türk Kültürüne yaptığı yerel ve evrensel boyuttaki katkısından dolayı Zülfü Livaneli’yi tanımayan yoktur. Her ne kadar müzik ustası(beste/güfte) olarak tanınsa da son otuz yıldır yazın hayatımıza günlük yazı ve romanlarıyla da damga vuran sıra dışı birisidir. Zülfü Livaneli yine harika bir romana imza attı. Alıp bir çırpıda okudum. Roman aslında trajik bir sevda masalı olmasının yanında, devlet aygıtı ve onu bir süreliğine elinde tutan yönetim erkinin, daha eşitlikçi, daha adil, daha barışçıl, daha yaşanabilir bir ülke özlemiyle okuyan, düşünen, yazan kısacası ülkeyi ve insanını kendine dert edinen ülke sevdalılarına (sanki adi bir suçluymuş gibi) zindanlara atıp akıl dışı muamelelere maruz bırakmasının hikâyesi. Söyleşilerinden tanıdığım kadarıyla üstat bu romanı bizzat maruz kaldığı gerçeklikler üzerinden kurgulamış.
Yazar, gerçeklik üzerinden kurguladığı hikâyesinde özgün anlatımını ustaca kullanmış. Her bölüm, her paragraf özerk bir metin olmasının yanında, hikâyenin bütünüyle ideal bir uyum içinde heyecan ve akıcılık mükemmel sağlanmış. Metnin edebi değeri/niteliğinden (zira edebi açıdan değerlendirme yapmak benim haddim değil) ziyade, hikâyede verilmek istenen ana tema üzerinde durmak istedim. Zülfü Livaneli sıradan bir yazar değil; sıradan derken (birçok usta yazardan öte) eserleri genel kitlelerce çokça okunsun, okuyanlar sadece edebi ürünün hazzını yaşasınlar diye yazan bir yazar değil demek istiyorum.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden