menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zohran Mamdani kültürel şizofreniyi yaşayacak mı?

15 1
17.11.2025

İnsan, biyolojik bir varlık olmasının yanı sıra sosyal ve kültürel bir varlıktır. Doğal yaşamın içinde bu kültürel tarafın fizyolojiye etkilerini gözlemlemek mümkündür. Hızlı yaşam temposuna sahip Batılı metropollerde yaşayan bir insan ile yağmur ormanlarında yaşayan bir insanın yaşam tarzları, beslenme alışkanlıkları ve ruh sağlıklarının aynı olması beklenemez.

Coğrafi ve kültürel ayrılıkların belirginliği eski zamanlara dayanır. Eskiden kabile reisinin belirlediği dine giren topluluklar görmek mümkündü; ancak günümüzde bunun benzerlerini bulmak oldukça zordur. Parti, grup, cemaat veya sivil toplum örgütleri gibi sosyolojik topluluklar, dışarıdan bakıldığında benzer yapılar gibi görünseler de farklı düşünme biçimleri geliştirebilirler.

Bu farklılıklar yeni yorumları beraberinde getirir.

Demokratik zeminlerde anlam artık daha müphemdir. Bu durum birey olma hâliyle ilgilidir. Birey arttıkça anlam çoğalır; anlam çoğaldıkça da belirsizlik artar. Tanımlar olsa bile anlamın kendisi tanımsız kalabilir. Bu çağ, müphemlik çağdır. Politikacıların sözlerinin de müphem olabileceği unutulmamalıdır. John Gray’in Türkçeye Yapı Kredi Yayınları tarafından kazandırılan Ateizmin Yedi Türü adlı kitabı bunun bir örneğidir. Gray, ateizmin bile farklı yorumlara sahip olabileceğini gösterir.

Konumuzla ilişkilendirilebilecek bir düşünceyi Thomas Bauer’in Müphemlik Kültürü ve İslam kitabında, John Caputo’dan yaptığı alıntıda buluruz:

“Önemli, değerli ve anlamlı olan her şey müphemlikle doludur: Aşk ve ölüm, tanrı ve acı, doğru ve yanlış, geçmiş ve gelecek.” (1)

Örneğin kaçakçılık yapmayı düşünseniz bile en azından bir sınır ve o sınırı koyan bir devlete ihtiyaç duyarsınız. Bir halk kitlesini seçimlerle yönetmek için de yine devlete ve sistemin kurallarına ihtiyaç vardır. Yani bu düzenin aygıtlarını, sermayesini,........

© Fikir Coğrafyası