Büyük isimler çıkmazında isimsiz kalabalıklar
Tarih, büyük isimlerin isimsiz kalabalıklar için belirlediği yaşamlardan ibarettir. Dolayısıyla birçok inanç ve ideoloji kurucularının, öncü ve önderlerinin ismiyle anılır. Zaman zaman refahın, çoğu zaman ise savaş, zulüm ve sömürünün de bu isimler uğruna, bu isimler adına yapıldığı malumdur.
İnsanlık birçok alanda başladığı yerde değildir. Tekerleğin icadından yapay zekâya kadar sayısız alanda önemli yollar katetmiştir. Ancak adalet ve barış noktasında ise zaman zaman yola çıktığı ilk noktadan bile geriye gitmiştir.
Bu gerilemenin; adaletsizliğin ve çatışmanın yaygın ve yerleşik bir hal almasının muhakkak birçok nedeninden söz edilebilir. Bunlardan biri de toplumların, halkların, yığınların önderlerinin isimlerini bayraklaştırmalarıdır. Bu bayraklaştırma zaman zaman görece başarılar sağlasa da genellikle akıl, vicdan, adalet, barış gibi meselelerde sonu çürümeye varan çirkinlikler doğurmuştur.
Peki, niçin?
Çünkü insan, insandır. İnsandan ilah çıkmaz. Ancak insan ağaçtan, taştan, sözden, güçten ve insandan ilah “yaratır”.
İnsanlar, modern ya da ilkel olsun, bir araya gelip bir yapı oluşturduklarında, bu yapı ‘insan ve insanlık’ dışında yeni ilişki biçimleri ve değerler üretir. Bu yeni yapı adalet ve barış dışında birçok kötülük için gerekli olan ahlaki çürümeyi de içinde barındırır. Kalabalıklar içinde ahlaken bozulmuş insanlar kendi arzu ve çıkarları için kalabalığın ürettiği yeni ilişki biçimlerini ve imkânları kullanarak kalabalığın yapısını-dokusunu çürütmeye başlar. Haliyle akıl ve vicdan gibi insana sorumluluk yükleyen kavramlar geriye itilir ve yerine uğruna “feda olunacak” bir bayraklaştırma yapılır. Bu da önder, lider şahsiyetlerin isimleri olur. O liderler yaşıyorsa bu bayraklaştırma bir kesim insana daha fazla çıkar ve itibar sağlar. Öldüyse onun uğruna feda olmak diskuru daha fazla itibar sağlama imkânı oluşturur.
İlahlaştırılan-bayraklaştırılan “büyük isimler” artık birer tanrıdır. Türlü yetersizliklerle malül kalabalıklar artık basitçe bayraklaştırılan, sloganlaştırılan, sevk ve idare aracına dönüşen bu “büyük isimler virdi” ile yeni bir sosyal ilişkiler biçimi oluşturur. Bu yeni sosyal ilişkiler için değerler silsilesinde o büyük ismin uğruna ölmek, kendini feda etmek, onun yapıp etmelerine türlü hikmetler atfetmek, ona yönelecek eleştiri ve iddiaları şiddetle reddetmek, kalabalığı bu bağlamda sınıflandırmak (ilgili büyük isme karşı olanlar ve taraftar olanlar biçiminde) şeklinde yeni değerler üretilir. Kalabalıkları manüple ederek sevk ve idare eden, kendilerine statü ve kariyer devşiren alt seviyelerdeki aktörler bu isimleri kendilerine kalkan olarak kullanarak bir hareket serbestisi ve dokunulmazlık elde ederler. Bu alt seviyedeki aktörleri eleştirmek, onlara karşı olmak “büyük isimlere” cephe almak anlamına geldiği için kalabalıkları da bir çeşit mahkûm eder.
Türlü tarihi anlatılar, menkıbeler, kerametler, şehir efsaneleri, yayımlarla bayraklaştırılan büyük ismin ulûhiyeti, insanüstülüğü, olağanüstülüğü kalabalıklara güzelce benimsetilip romantizm-hamaset........



















































