Düşünce kodları Batı-Doğu çatışması içinde şekillenmiş biri olarak Avrupa seyahatinden bende kalan izlenimleri sömürgecilik tarihi, dünya savaşları ve vahşi kapitalizm konularından bağımsız olarak anlatmak istiyorum. Bunlar olmadan Batı’ya dair ne söylenebilir ki, diyenlerimiz olacaktır. Haksız da sayılmazlar. Ancak özellikle Almanlar eldeki hâsıla ile günlük yaşamda nasıl bu kadar göze hoş gelen pratikler ortaya koymuşlar diye insan şaşırmaktan kendisini alamıyor. Bulundukları coğrafya, imkân ve imkânsızlıklar, zihniyetleri, hülasa sahip oldukları kültür onları başarılı kılmış olmalı.
Gidip görmüş olanların, orada yaşayanların ilk olarak dikkatlerini çeken şey tarihe ve tabiata karşı olan bağlılıklarıdır. “Almanlar ağaca ve tarihe tapıyorlar” denilse bunu ispatlamak için elde yeteri kadar veri olur. Özellikle görme imkânı bulduğum kuzey bölgesi bu açıdan oldukça dikkat çekici. Şehirlere parklar yapmamışlar, şehirleri park yapmışlar demek abartılı olmaz. Bununla birlikte çoğu yerde birkaç yüzyıllık evlerde yaşamın devam ettiğini görmek de birkaç açıdan üzerinde durmaya değer:
Tarihi dokuyu koruyorlar. Bunu koruyarak geleneği yaşatıp onun geliştirme ve üzerine bir şeyler koyma imkânı bulmuşlar. Bizdeki gibi geleneği yok etmeye dair bir motivasyonları yok.
Kullanılabilir mekân ve eşyaları değiştirmek gibi müsrif bir alışkanlıkları yok. Özellikle Xanten’de gördüğümüz 16. Yüzyıldan kalmış bir evde hala yaşamın sürdüğüne şahit olunca bunu daha iyi anlamış oldum.
Telaşlı insanlar, yüksek sesle konuşmalar, korna sesleri, curcuna pek görebileceğimiz bir şey değil. Bu konu üzerine uzunca konuşulabilir. Bu sohbetlere çokça şahit olmuşuzdur. İnsanların görevlerini vaktinde yapması, planlı bir yaşam olması, toplum içinde kurallara uyma, uyulmadığında cezalandırma vs.
Köln:
Köln gezisinde özellikle dikkatimi çeken bir yapı oldu: Dom Katedrali. Katedralin yapım fikri 7. yüzyılda ortaya çıkıyor ve buna uygun bir plan çizildiği biliniyor. Temel 1248 yılında atılıyor ve eser 1880 yılında bitiriliyor. Yani eserin inşası 632 yıl sürüyor. Görkemli bir eser. 157 metre uzunluğunda iki kulesi var. Eserin sanat tarihi, Katolikler, Hristiyanlık ve Avrupa kültürü açısından muhakkak önemi vardır. Benimse başka bir şey dikkatimi çekti. Dikkatimi çeken bu şey aynı zamanda Alman gelişiminin de kodlarını taşıyor olabilir.
632 yıl boyunca........