Bir yabancı ülkedeki öğrencilik günlerimizde, orada yıllarını geçirmekte olan bir başka öğrenciyi eve kahvaltıya davet etmiştik. Davetli, masaya gelen ekmeği görünce derhal tepki göstermişti. Ekmeğin yapımında domuz yağı kullanıldığını ileri sürerek…
“İleri sürerek” deyişim boşuna değil. O ülkeye ayak basar basmaz elimize tutuşturulan bir listeden ‘helal olmayan’ maddeler kullanılan markaların isimlerini öğrenmiş, onlarla aramıza mesafe koymuştuk.
Ekmeğin markası o listede bulunmuyordu. Yine de, yıllarını o ülkede geçirmiş birinin verdiği tepki yüzünden, midemin ağzıma geldiğini hatırlıyorum.
Başka müslüman ülkeler insanlarının farklı olduğunu düşünmem için sebep yok; bizim ülkemiz insanı için ise iddialıyım: Dince ‘haram’ edilmiş yiyecek-içecek maddelerinin tüketimi konusunda gevşek olanlarımız bile, ‘domuz eti’ konusunda hassastırlar.
Yabancı ülkelerde lokantalara gidildiğinde menülere bu gözle bakılır, aksine bir bilgi yoksa dahi, garsona hassasiyet aktarılır…
Ülkemizde ‘domuz eti’ eksenli tartışmalar yaşandığını ise hatırlamıyorum.
O muhabbet şimdilere nasip oldu.
Devletin denetimle görevli birimleri, değişik illerde çeşitli yiyecekleri yerinde tarayarak, bazı markaların üretimlerinde ‘domuz eti’ kullanıldığını tespit etmişler.
Ürettiklerine yasak sayılan farklı maddeler katanlar arasında -bu işleme ‘tağşiş’ deniyor- zeytinyağı, baharat gibi gıda maddelerini üreten markalar var; ama yıllar içerisinde o tür iddiaların doğru........