Dünyanın en kalabalık görünmeyen ülkesi: Diyabet ve metabolik yurttaşlık

Jeopolitik bir gerçeklik olarak şeker hastalığı, görünmeyen bir toprak/ ulus gibi tüm dünyada genişliyor. Haritada yeri yoktur; ama en kalabalık nüfusa sahip “ülkelerden” biridir adeta. Bayrağı yoktur; ama her evde dalgalanır.

Konuştuğu dil; aynı hızla akan kan şekeri ve yavaşlayan zamandır. Bu ülkenin yurttaşları birbirlerini sokakta tanımazlar. Ama aynı buzdolabı ışığında gece yarısı yalnızlığını bilirler.

Uluslararası Diyabet Federasyonuna göre yalnızca Avrupa’da 65-67 milyon kişi diyabetle yaşamaktadır. Bu sayı tek bir ülkede toplansaydı, Rusya ve Türkiye hariç tutulduğunda Avrupa’nın 4. en büyük ülkesi olurdu.

Bu, bir istatistik değil: bir toplumsal gerçekliktir. Diyabet; sağlık sistemlerini, ekonomileri, gıda politikalarını ve hatta toplumların ömür beklentilerini belirleyen jeopolitik bir aktördür.

Bugün artık biliyoruz ki diyabet, bireyin yalnızca biyokimyasal kaderi değildir.

Modernitenin bedensel paradoksu diyabet, adeta ilerlemenin gölgesidir. Bu hastalığın damarlarına bakarken, aslında modern hayatın damarlarını görüyoruz:

-Ucuz kalorinin, endüstriyel gıdanın küresel sermaye tarafından teşvik edilmesi,

-Emek süreçlerinin bedeni sürekli oturmaya zorlaması,

-Kentsel alanın yürüme imkanlarını sistematik olarak daraltması,

-Yalnızlığın, stresin ve kronik yorgunluğun, ekranın gündelik hayatın temel tonu haline gelmesi.

Şeker hastalığı tüm bunların bedene bıraktığı maddi izdir. Modern insan; daha uzun yaşıyor, ama dengeyi kaybederek yaşıyor. Daha çok üretiyor, ama........

© Evrensel