Suriye’de masada uzlaşma, sahada çatışma!
Trump ve Colani arasında 10 Kasım’da yapılan görüşmeden sonra Suriye’nin ‘IŞİD ile Mücadele Uluslararası Koalisyonuna katılması kararının alınması, SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile ‘uzlaşma’ ve ‘entegrasyon’ konusunda da beklentileri arttırıyor. Geçici HTŞ (Heyet Tahrir eş Şam) yönetiminin başındaki Colani, Suriye’nin stratejik noktaları İsrail işgali altındayken bile “tehdit” olarak İran ve Lübnan Hizbullah’ını işaret ederek ve devamında da Filistinli grupların faaliyetlerini yasaklayarak Trump’ın gözüne girmeyi başarmıştı. Suriye’nin ABD’nin liderliğindeki uluslararası koalisyona katılması, bölgede ABD-İsrail eksenine bağlanması yönünde stratejik bir adım oldu. Bu adım ABD’nin kendi bölgesel çıkarları temelinde 2014 sonlarından bu yana iş birliği yaptığı, dolayısıyla koalisyonun müttefiki konumunda bulunan SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu bakımından da önem taşıyor.
SDG cephesinden yapılan açıklamalar, taraflar arasında yapılan 10 Mart anlaşmasına rağmen mesafe alınamayan bu konuda ABD’nin ara buluculuğu ve gözetiminde bir çözüm bulunması beklentisini ortaya koyuyor. Ancak masadaki bu uzlaşma beklentisinin sahaya fazla yansımadığı görülüyor. Çünkü hem SDG’nin kontrolündeki bölgelerden ve hem de Dürzilerin merkezi Süveyda’dan HTŞ’nin yeni Suriye ordusuyla çatışma haberleri geliyor. Bu çatışmalar, yapılan anlaşmaların Suriye sahasında ne kadar realize olacağı/olabileceği sorusunu beraberinde getiriyor.
Dönemin ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, daha 2020’de İdlib’de Erdoğan iktidarının devrik Esad rejimi ve Rusya ile gerilim yaşadığı dönemde Colani ve HTŞ’ye bir “Şans verilmesi” gerektiğini söylemişti. Ukrayna ve Gazze savaşlarının yarattığı yeni dengeler bu şans kapısını açmış; İngiltere, ABD ve Türkiye’nin desteğinde HTŞ, Suriye yönetiminin başına geçirilmişti.
Farklı etnik ve dinsel-mezhepsel toplulukların yaşadığı Suriye’de el Kaide uzantısı, cihatçı bir örgütün ülkedeki rejimin başına geçirilmesinin ilk sonuçlarını “Eski rejimin artıklarıyla mücadele” adı altında Alevilere yönelik aylarca devam eden (aralık 2024’ten mart 2025’e) sistematik katliamlarda görmüştük. Colani ve HTŞ yönetiminin bu katliamlarına karşı Suriye’den ve bütün dünyadan seslerin yükseldiği bir dönemde yapılan 10 Mart anlaşması, bir yanıyla ABD emperyalizminin yatırım yaptığı Colani’yi kurtarma anlaşması olarak da anlam kazanmıştı.
Ardından nisan ayından başlayarak Suriye’deki bir diğer önemli etnik-dinsel topluluk olan Dürzilere yönelik sistematik saldırılar başlatılmıştı. Özellikle temmuz ayında bu saldırılar bir katliama dönüşmüştü. Zaman zaman ‘ateşkes’ ilan edilse de ülkede bu dinsel-mezhepsel toplulukları “dinden sapmış”, “katli vacip” gören bir yönetimin varlığı nedeniyle yaşanan her gerilim katliam ve çatışmalara dönüşüyor. En son geçtiğimiz hafta Süveyda’da Dürzi güçler ve HTŞ yönetimi........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden