menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İkili hukuk

15 15
16.11.2025

Otoriterleşme dalgası dünyayı kasıp kavuruyor. Burjuva demokrasileri yalnızca baskı aygıtlarının şiddet kullanmaya yetkili organlarının değil, aynı zamanda hukuk ve adalet kisvesi altında yapılan saldırıların da tehdidi altında. Böylesi bir dönemde İBB iddianamesi açıklandı. İddianame ile ilgili değerlendirmelerin güncelliğe hapsolmuş, sanki bu dönem öncesinde tüm kesimler için sağlıklı bir hukuk işleyişi varmış izlenimi veren içeriği kaygı uyandırıyor.

Oysa hukukun siyasal gerekçelerle araçsallaştırılmasının ülkemizdeki geçmişi çok öncelere gidiyor. Tek partili dönem ve sonrasının hukuk alanındaki mirası biliniyor. 1980 askeri darbesinden sonra, Anayasa Mahkemesi tarafından darbeden önce kapatılmış olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) yeniden kuruldu. 2000’li yıllarda Adalet ve Kalkınma Partisi DGM’leri kapatıp daha geniş yetkilerle donatılmış ‘özel yetkili mahkemeler’i kurdu. “Darbecilere karşı mücadele”de öncü olarak sunulan bu mahkemeler pek çok hukuk geleneğinin arkasından dolanarak toplumsal muhalefetin her kesiminden yurttaşı mahkum etti. 2014’de kurulan sulh ceza hakimliklerine, web sitelerine ve sosyal medya içeriklerine erişimi engelleme yetkisi verildi.

Türkiye’nin “kusurlu demokrasi”sinden Erdoğan rejiminin otoriterliğine ilerlenen süreçte hukuk, otoriter iklimin ayakta tutulmasında işlevli bir araç olmayı sürdürdü. İktidar sahipleri, demokratik bir görüntü verebilmek için sınırsız güçlerine görünürde kısıtlamalar getirmeye özen gösterirken, devletin temel karakteri ve çelik çekirdeğinin öncelikleri gerektirdiğinde, bu hukuksal kısıtlamaları tereddüt etmeden kaldırabildiler. ‘Beka sorunu’(?), her zaman geçerli en meşru gerekçeydi.

* * *

Hukukun........

© Evrensel