Süreç, Kıbrıs, Suriye ve Bahçeli

Devlet Bahçeli’nin son grup toplantısında söyledikleri önemli ipuçları barındırıyor. Aslında ‘ipucu’ demek de gereksiz. Ama MHP ve Bahçeli’nin kötü ünlü milliyetçi/şoven geçmişten farklı bir rotaya girerek süreci barış yönünde ittiğine inananlar çok ve onları peşinen ‘Bahçeli aklından barış da çözüm de çıkmaz’ gibi total bir önermeyle ikna etmek mümkün görünmüyor. ‘İpucu’ diye aslında olan bitenin gerçek anlamını hafifleten bir ifade kullanmak daha ‘efektif’ sanki! Belki ‘aha çözüm ve süreç karşıtlığı yapmış’ türünden, bir başka peşin hükümlü yaklaşımı ‘ürkütmeden’ küçük de olsa bir şeyler çağrıştırır ve biraz muhakemeyi teşvik edici olur.

Bahçeli’ye dair müsbet yaklaşımı abarttığımızı söyleyecek olanlara, onun son konuşmasını haber yaparken kullanılan başlık örnek verilebilir mesela: “Bahçeli: Süreç güzel ilerliyor.” Evet, Bahçeli’nin yakından ilgilendiği ve adı niyete göre değişebilen ‘Süreç’, Suriye, Kıbrıs seçimi gibi konuları da içine alan bu konuşmada, sürecin güzel ilerlediği mesajına odaklanmak, kontrolsüz bir iyimserlikten başka bir şey olmuyor. Bahçeli’nin Kürtlerin genel geçer taleplerine dönük ‘Türk milleti’ vurguları, Kıbrıs seçimleri ve Suriye’deki durum hakkında söyledikleri, onun süreci nasıl tahayyül ettiğini de gösteriyor aslında. Bütün bu söylediklerini anmadan ‘sürecin güzel gittiği’ sözü, ‘kime göre?​’, ‘nasıl?​’ sorularını havada bırakıyor.

“Süreçte dilimiz sert olursa iki çizgi arasındaki çizgi eğri olur” diyor Bahçeli. Öcalan’a dair ‘kurucu önder’ ifadesini bu yüzden kullandığını ekliyor. Tamam, ‘terörist başı, bebek katili’ gibi insanları düşmanlık yönünde ajite etmekten başka bir şeye yaramayan apolitik ifadelerle kıyaslandığında ‘sert’ olmayan bir üslup bu. İyidir. Ama şu soruyu ihmal etmeden: Bu apolitik/ilkel etiketlere bol bol başvuran konseptin temelindeki ‘inkâr’........

© Evrensel