ÇED ne işe yarar?
14 Eylül 2024 tarihli Evrensel haberi diyor ki; “Mehmet Cengiz’e ait Eti Bakır, Artvin’in Taşlıca köyündeki maden için AYM’nin ÇED olumlu kararını hak ihlali sayması, mahkemenin “ÇED olumlu” kararını iptal etmesi ve Valiliğin “faaliyeti sonlandırın” yazısına rağmen yeniden ÇED başvurusu yaptı” (1).
Haberi irdelemeden önce, ÇED yani Çevresel Etki Değerlendirme nedir, söze öyle başlayalım. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre, ÇED bir projenin çevre üzerindeki etkilerini belirleyen, karar verme sürecine eşlik eden bir çalışma (2). Çevre değerlerini ekonomi politikaları karşısında korumak ve olumsuz çevresel etkileri önden tespit edip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamayı kapsıyor. Bu süreci etkileyecek faktörleri göz önüne alarak, ilgili tarafları bir araya getirmeyi önceleyen demokratik ve şeffaf bir süreç olarak tarifleniyor. ÇED ile ilgili ilk düzenleme de “ÇED Yönetmeliği” adı altında ilk olarak 07/02/1993 tarihinde yayımlandı (3).
Buraya kadar tamam diyebiliriz. Ancak işleyişin bu şekilde olmadığını son yirmi yılda çok daha artan bir oranda gözlemliyoruz. Sadece şu habere baksak bile bir fikrimiz oluşabilir; çevre-ekosistem sorunlarının gün be gün arttığı Türkiye’de “2023 yılında 481 başvurudan sadece birine “ÇED olumsuz” kararı verilmiş (4)”.
Öte yandan ÇED yönetmeliği 2022’de bir kez daha değiştirildi (daha önce 1997, 2002, 2003, 2008 ve 2013 yıllarında da değiştirilmişti) ve bu kez ÇED’in en önemli özelliklerinden biri olan “halk katılımı”, yerini “paydaş katılımı”na bıraktı (5).
Katılımcılık konusunu ayrı bir yazıda ele almıştım ve bırakın paydaş katılımcılığı denilen sermaye ve halkı eş gören anlayışı, sadece bilgilendirmeye dayalı halk katılımının bile katılımcılığın en alt seviyelerine tekabül ettiğini işaret etmiştim (6). Zaten artık “ÇED gerekli değildir” kararları aldı başını gidiyor.
Tam da bu noktada yazının başındaki haberde geçen, AYM’nin kararını aşmak için ÇED........
© Evrensel
visit website