menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Büyük tarih, küçük insan, gri hikâyeler

30 15
latest

Ev kirasına aylıkları yetmediği için, banyosuz, yıldızsız otellerde yaşamak zorunda olan emekliler... Mine Şenocaklı'nın haberinin Oksijen'de yayınlanmasının üzerinden birkaç hafta geçmesine rağmen hâlâ adını anan oluyor, bugünün ağır yoksulluğuna dair bir ölçüt olarak sosyal medyadan taşan sohbetlerde karışımıza çıkıyor. Hayatın bir çatlağından yükselip tekrar hayatın içine, bu defa gepgeniş bir alana rengiyle yayılır iyi haberler. İsimlerini söylemeye utanıyorlar, belki söyleyenler de uyduruyor, yüzlerinin fotoğraflanmasına izin vermiyorlar. Kim olduklarına dair somut hiçbir veri yok elde, ama anlattıkları her şeyden gerçek kılıyor onları.

Toplumun görünmezleştirilmiş kitlelerine, “büyük resim” içinde bir lekeye koca bir hayatı tıkıştırmaya çalışanlara yaklaşmak, ölçeği değiştirmek ve özne olmalarına alan açmak kendi başına bir politik müdahale içeriyor. Gasp edilmiş söz hakkını iade ediyor.

İnsanların hikâyeleri, istatistikler, iri tespitler, üçüncü çoğul şahıslar içinde eriyebilecek olanları açık edebilir, bilinir sanılanın sıfatlarını değiştirebilir, muktedirin sözünü çürütebilir. Bunları başaramayabilir de. Çünkü göç gibi, yoksulluk, savaş gibi büyük trajedilerin sorumluları, yani o “teferruat”ı susturanlar zaten kalabalıklar, örgütlüler, güçlüler ve bu gücü kaybetmenin korkusuyla acımasızlar.

Bir insanın kendini başkasına anlatışı, anlatmak ve dinlemek, bütün bu hikâyelerimiz, hakikatin ta kendisi iddiasında oldukları için değil ama hakikatın müphemliğine verdiğimiz en yerinde karşılık oldukları için önemli. Svetlana Aleksiyeviç 2015'te Nobel Edebiyat Ödülü'nü alırken şöyle diyordu:

“İnsan hayatının, edebiyata kazandıramadığımız sözlü bir kısmı var. Henüz değer biçmediğimiz, bizi şaşırtmayan,........

© Evrensel