Bir şeyi anlatmak ve anlaşılmak için değil, kimi zaman ne anlaşılması gerektiğini dayatarak, bazen özellikle yabancı, bulanık ifadeler seçerek konuyu değiştirmek ya da bir konuyu seçtiği yere çekmek için konuşan tüm liderler gibi “ev zencisini” ortaya bıraktı Tayyip Erdoğan. Konu sadece Instagram'ın yasaklanmasına tepki verenler mi, kadim düşman figürü beyaz Türklerin buradan ne çıkarması gerektiğine bakmak gerekir mi, bu tabloda Beyaz kim, yoksa cumhurbaşkanı kendi kitlesi içindeki hainleri mi işaret ediyor? Bu anlam bataklığında debelenmektense, yeltenilen bu iktidar oyununa başladığı yerden, dilden cevap vermek ve konuyu gerektiği yere çekmektir hayrımıza olan: Bugünün “zencileri” kim? Beyazlığın kurucu tahakkümüne, türlü hassasiyetle sözde gerekçelendirilmiş düşman yaratma mekanizmalarına yaslananlar kimler? Bu beyaz donanımından türlü fayda ve kâr elde ederken bir de üzerine zencilik duruşunu, tarihsel mücadelesini üzerine giyinip hâlâ mağdurun mağduriyetinden çalmaya devam eden kimler? Sizin artık nereniz siyah?
“Benim zenciliğim bir taş değildir, sağırlığı bir darbe vurur
Günün uğultusuna
Benim zenciliğim ölü bir suyun donuk lekesi değildir
Yeryüzünün ölü gözünde”
Beyazların icat ettiği beyaz ve siyah kaderleri reddeden ve bunu “zenciliği” (Negritude) kabul ederek kendisine yöneltilen silahı doğrultana çevirenlerin öncülerindendi Aime Cesaire. Sadece sömürgeleştirilene ve dramına bakmayı eksik bulan, coşkusunu ve öfkesini dille ince ince işleyen Martinikli komünist bir şairdi. “Yeryüzünde linç edilen bir yoksul, işkence altında canından bezdirilen bir mazlum yok ki, onunla beraber canına kıyılan ve aşağılanan ben olmayayım” diyordu.
Cesaire'nin Batı kapitalizminin tahrip ettiği ve tarihsizleştirdiği tüm toplumlara, sömürgeciliğin........