100K maaşlı beyaz atlılar, karanlık zamanlarda “aşık ve evli” ütopyası

Kalabalık bir meydan; durmaya üç saniyesi olanlar yahut aklındakinin ağırlığından üç saniyeliğe sıyrılabilenler dönüp ona bakıyor. Genç bir kadının kucağında “Dua edin onunla evleneyim” yazan bir karton kutu var, gelen geçene küçük plastik şişelerde su dağıtıyor. Birkaç ay içinde bunun lokumlu versiyonu dolandı sosyal medyada; ucuz marketlerin ucuz çikolatalarının bu “manifestle” kaplandığı bir başka çeşidi de. Metropollerin gökdelenli caddelerinde, metro duraklarında, AVM merdivenlerinde, sanki milat öncesi mitolojinin tanrıları için sunaklara hediyeler bırakırken, dünyaya bu defa umutlu bir inançla bakan genç kadınlar...

Bu işin sosyal medyada “Bir gün birisi hayatına girecek ve her şey değişecek”lerin havada uçuştuğu, telefonlar için “çok tutan manifest duvar kağıtları”ndan “ex”i nikâh masasına oturtan ritüel karışımlarına uzanan çeşitlilikte bir piyasa dili var. Nasıl oluyorsa, 100 kat hızlı manifest fırsatı sunuluyor. “Aldım kabul ettim”ler. Pagan ritüelleri gibi, favlayan aşkı buluyor, aşk hayatı şifalanıyor, favlamazsan işte o yüzden olmuyor diye kafana takılması gerekiyor. Sonrası mohitolu ya da maden sodalı kına hülyası belki, hangi nezih notadan girilirse girilsin Ankara’nın bağlarıyla düğümlenen “gelenek-fun” bir düğün.

Bir sonraki bağlantı bir Z kuşağı sosyolojisi olabilir; akan erkek tarihi değiştirmek, tıkıldıkları evlerden çıkmak için kadınlar yüzyıllar boyu onca mücadele vermişken ve veriyorken, genç kuşaktaki bu erkenden evlenme ve evinin kadını olma hevesi iğnelerle ele alınabilir. Yer yıkılır, gök inlerken, dünya mızrak uçlarında taze sökülmüş kalplerin titrediği bir savaş alanıyken, her şeyin ortasında bu nasip obsesyonu, bu hummalı “the one” arayışı... Pek şifalandırıcı sayılmayacak sular.

Ama aklım başka yerlere gidiyor.

“Kendimi mesut hissediyorum, kelimelerle........

© Evrensel