Rafa Silva, Beşiktaş’tan neden bu kadar ayrılmak istiyor?
Son birkaç haftadır Beşiktaş ile yaşadığı sorunlarla gündem olan Rafa Silva’nın hikayesinin en çarpıcı tarafı, aslında neredeyse hiç konuşmamış olması. Ortada kulüp açıklamaları, menajerlik şirketinin 21 maddelik metni, teknik direktörün sözleri, kulüp başkanının çıkışları var; ama tüm bu gürültünün içinde Rafa’nın kendi sesi yok. O boşluğu da biz dolduruyoruz: Televizyon ekranlarında, gazetelerde, dijital medyada, sosyal medyada…
Bu yüzden bugün tartıştığımız şey, biraz da herkesin kendi anlatısı. Yine de elde bir fotoğraf var ve o fotoğrafın bize anlattığı bazı makul ihtimaller bulunuyor.
Rafa Silva, Benfica ile sözleşmesi bittiğinde Avrupa piyasasında karşılığı olan bir oyuncuydu. Bugünün futbol ekonomisinde Körfez ülkelerine ya da ABD’ye çok daha yüksek bir kontratla gitmesi hiç zor değildi. Buna rağmen İstanbul’u, Beşiktaş’ı, kulübün ona sunduğu yeniden yapılanma vaadini ve üç yıllık bir projeyi tercih etti.
Burada sadece “para” açıklaması yetersiz kalıyor. Elbette Beşiktaş’tan aldığı ücret küçümsenecek gibi değil; ama şu anki karmaşanın merkezindeki oyuncu, kariyerinin son düzlüğünde hâlâ Şampiyonlar Ligi düzeyini hedefleyen bir futbolcu profili çiziyor. Beşiktaş da bir buçuk yıl önce onu ikna ederken bu yarışmacılık hedefini önüne koydu zaten. Kağıt üzerinde herkesin kazandığı bir evlilikti.
Peki sonra ne oldu da bu evlilik çatırdadı? Sorunun kalbinde iki başlık var: Biri kolektif, diğeri kişisel.
Birincisi, Beşiktaş’ın arka arkaya iki sezonda da şampiyonluk yarışından çok erken kopması. Büyük futbolcu, büyük sahne ister. İyi bir zeminde, dolu tribünler önünde, hedefi olan maçlarda oynamak ister. Ama sezon henüz kasım ayında psikolojik olarak bitmişse, yıldız oyuncu kendisini “yanlış bir hikayenin içinde” bulmaya başlar. Rafa’nın da bu duyguyu yaşadığı bariz görünüyor.
İkinci başlık ise tamamen Rafa ile teknik heyet arasındaki ilişki. Ligde ilk 10 maçın dördünde oyundan alınması, bunun ikisinin takım geri durumdayken yaşanması, Rafa’nın zihninde şu cümleyi tetiklemiş olabilir: “Bana, fark yaratması beklenen bir lider gibi değil, sahadan ilk çıkan oyuncu gibi davranılıyor.” Yani sahada ona verilen rol ile kafasında kendisine biçtiği rol birbirini karşılamamaya başlamış olabilir. Bir oyuncunun takımdan duygusal kopuşu da çoğu zaman tam burada başlar.
Rafa’nın saha içi kalitesini tartışmaya gerek yok. Ligin en iyi birkaç oyuncusundan biri; topu ayağına aldığında oyunun ritmini değiştirebilen türden biri. Fakat böyle oyuncular çoğu zaman sadece yetenekleriyle değil, mizaçlarıyla da paket halinde gelir.
Bazı yıldızlar kaos sever, rakip sahada yuhalanmaktan beslenir, her hafta kriz çıksın ama ışıklar onun üzerinde........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein